Zweig kitaplarını bir türlü sevemiyorum ya. Daha önce Amok Koşucusu, Satranç ve Bir Kadının Yaşamından 24 Saat adlı kitaplarını okudum. Üçünden tek beğendiğim Satranç’tı. O da kötünün iyisi gibi geldi bana valla. Önyargılı yaklaştığımı düşünüp bir kitabını daha okumaya karar verdim ve Mürebbiye’yi okudum. Önyargı kırmak için yanlış bir seçim mi yaptım bilmiyorum ama bunu da beğenmedim. Hitap etmedi bana hiç. Çıtayı yüksek tutmaya çalışarak okudum ama beklentimi hiç karşılamadı. Aslında değindiği konu güzel, yetişkinlerle çocukların dünyasının ne kadar farklı olduğunu ve yetişkinlerin çocukların dünyasına kendi dünyalarındaki gibi bodoslama dalınca o masumların ruhlarının nasıl incindiğini anlatmaya çalışmış ama bana hiç geçmedi yani. Kitaplarının abartıldığını da düşünmüyor değilim. Popüler kültüre mi kurban gidiyor, ne oluyor bilmiyorum ama, ben Zweig kitaplarının insanı değilim, bunu anladım.
Okuyacak olanlara yine de keyifli okumalar dilerim tabi ki :)