Gönderi

“Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağımız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün o şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlıklara, can sıkıcı doğum günü yemeklerine tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseydik, sinsice gelişen şantaja bir son verseydik ve kendimize tutunsaydık, ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların tutsaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasına izin verseydik? Çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında? Söylenmeyen sitemlerin sessizliği mi? Evlilik yalanlarının ve dostane yarı gerçeklerin mayın tarlasından soluğunu tutarak görünmeden geçmek için duyulan zorunluluğun olmaması mı? Yemek yerken karşımızda kimsenin oturmama özgürlüğü mü? Yaylım ateşi gibi süren buluşmalar kesildiğinde önümüzde açılan zamanın bolluğu mu? Bunlar harika şeyler değil mi? Cennetsi bir durum? Öyleyse neden korkuyoruz bunlardan? Nesnesini düşünmediğimiz için var olan bir korku mu duyuyoruz sonunda? Düşüncesiz ana-babalar ve öğretmenler tarafından kafamıza sokulmuş bir korku? Özgürlüğümüzün ne kadar büyüdüğünü görselerdi başkalarının bize imrenmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?”
··1 alıntı·
2.924 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.