Gönderi

303 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Ne yazık ki kitap okumaya eskisi kadar vakit ayırmadığım bir dönemden geçtiğim için Albert Camus ile tanışma fırsatını elde edememiştim. Tanışma faslına "Veba" ile başladım. Kitabın dilini oldukça akıcı ve sürükleyici buldum. Yazarın betimlemelerine hayran kaldım açıkçası. Kitabı okuduğum her an Oran'da yürüyen bir sakinmişim de her şeye tanık oluyormuşum gibi hissettim. Kendimde -bir zamanlar- yazan bir insan olduğum ve betimlemeyi çokça kullanıp hikayelere çok yakıştırdığım için bu yönüyle benim beğenimi kazandı. (Can Yayınları - Nedret Tanyolaç çevirisiyle okudum.) Kitabın hikaye örgüsüne bakacak olursak ve bizim de bir salgın yaşadığımız şu dönemde; sanki salgının ilk zamanlarını değil de üzerinden çokça zaman geçmiş ve tıpkı bizim de şu an içinde bulunduğumuz dönem gibi, kanıksama dönemini okuyormuş gibi hissettim. Salgının en başındaki o korku, insanlardaki o önlem özeni, o telaş, o gelecek kaygısı bana geçmedi. Herkes sanki çok uzun zamandır vebayı yaşıyormuşcasına ve alışmış, çok sıradan bir olayı okuyor gibi hissettim. Spoiler: (Küçük çocuğun ölüm sahnesinden bile etkilenemedim.) Kitabın sonlarına doğru duygusal olarak beni de yakaladı. Doktor Rieux ve Tarrou'nun terasta yaptığı konuşma ve denize gittikleri andan itibaren insanların o yorgunluğunu, bıkkınlığını ve aradıkları bir tutam insanlığı buram buram hissettim. O dakikadan sonra kitap benim için çok başka bir boyut aldı. Çünkü tam olarak şu an ki ruh halimi bu kadar iyi anlatan başka ne okuyabilirdim diye düşündürdü. Sonuç olarak; veba içimizde, veba her yerde. Belki bir hastalık, belki de bir fikir hastalığı olarak...
Veba
VebaAlbert Camus · Can Yayınları · 202020,2bin okunma
··
2.691 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.