İnsanlar yalnızca nüfus sayımlarında, istatistiksel hesap- lamalarda, oy hesaplarında dikkate alınıyor, bunun dışın- da varlıkları pek bir anlam ifade etmiyordu; insan hayatı- nın, sayısal verilere dayalı kurgulara nesne yapılması da mo- dern çağın belirleyicilik arzusundan herhalde. Hayatı yığın- la grafikten, yatay ve dikey eğrilerden ibaret sayan bir zama- ı yaşıyoruz. Matematik bilmeyenlerin tutunamadığı bir çağ. Hesaplamalarla dolu her yer. Bankalar, müşavirlik büroları, borsa, şirketler, puan hesaplamaları, ekonomik veriler, vergi hesaplamaları, pariteler, faturalar...
Tanrım, sayılar bizi yok edecekler!..
Pisagor! Lütfen yardım et bize, sayıları anlat. Ahengi ve hayatı anlat bize. Musikideki uyum yasalarını sayılarla na- sıl anlatabiliriz? Bütün varlıkların ilkeleri nasıl sayılar ola- bilir? Sayılar hangi nitelikleriyle adalettir? Hangi sayı ruh- tur? Hangisi akıldır sayıların? Hangi sayılardan söz ediyor- sun Pisagor? Sakın bizi aldattığını söyleme. Sayılar, varlığı değil tüketimi anlatıyor artık. Bu sayıların arasında yok ola- cağız. Ölümümüz bile sayısal değerler içinde değerlendirile- cek. Hayatımızı banka mevduatlarına yatırıp bekletiyoruz. Umutlarımızın faizini yiyeceğiz. Bok gibi para kazanacağız, sayıları kutsamak adına.
Emek sayılarda eriyecek.
Genç yaşamları, sayılar boyunduruk altına alacak. Kent tanrıları, sayılarla besleyecek kutsallıklarını.
Sayıldıkça susacağız, saydıkça şehvetli tükürükler saçıla- cak ağzımızdan, sayıldıkça boynumuz düşecek, saydıkça kir- leneceğiz.
Haydi Pisagor, konuş!