İman ve sabrın nasıl iç içe iki kavram olduğu da hicret sayesinde bir kere daha anlaşılmıştır.
-Mekke’den giden Bilal ile Mekke’ye giren müezzin Bilal aynı Bilal’dir..
Allah’ın rızasını kazanmak ,en büyük arzuları idi. O rızayı gözlerinde öyle büyüttüler ki dünya ve dünyada ne varsa her şey onlar için basit kaldı. Ellerinden gidene ağlamadılar. Gelenle de şımarmadılar
...Biz, asla garibin, mazlumun, mağdurun, yoksulun, ezilmişin sırtından bir refah düzeni kurmayız, kuramayız. Buna bizim ne inancımız ne kültürümüz ne de tarihimiz izin verir.
Bülbül gibi gülistan bostandan ayrı düştüm.
İstemem altın kafes vatandan ayrı düştüm.
Ey gam öldürme beni bu hicran gecesinde
Zira bir güneş yüzlü handandan ayrı düştüm.
Gönül feryad ediyor karanlık gecelerde
Gamlıyam bir mah cemal sultandan ayrı düştüm.
Hicran ile ne hale geldiğimi soranlar
Sormayın ahvalimi ben candan ayrı düştüm.
Selim’i kınayanlar bilmez ıstırabımı
Şu canıma can katan canandan ayrı düştüm.