İçinde beni hem günaha hem fazilete sevk eden tüm noktaları her şeyiyle gördüğüm, kalbimde fevkalade yıkıma sebep olan gözlerinizden kurtulmayı iple çekiyorum.
Varlığımın her bir hücresini saran bu tarifsiz his de nedir? Beni insanlıktan çıkaran o gözleri nereden aldınız? Her ritmi yüreğimi eriten o ayartıcı sesi size kim ödünç verdi? Cennetten bir melek misiniz yoksa kanlı canlı bir insan mı? Konuş! Kimsin sen?
Senin ateşli gözlerinden yalnızca bir bakış benim tüm felsefemi tarumar edecektir ve sana kötülük etmeye yeminliyken bile dizlerim önünde bükülmeye zorlanacaktır. Ne! Bu denli âşık olmuş olabilir miyim? Defolun, uzağa, adi hisler!
Onları (kadınları) tepeye çıkarmak gibi manasız çılgınlığı geri zekâlılara bırakalım. Böylesi korkakça safsataların çoğalmasıyla kadınları, kendilerini bir şey sanmaları için cesaretlendirmiş olduk. Onlara sahip olma gibi değersiz bir meseleye fazlasıyla önem verdiğimizi gözlemlediklerinde bu işe fazladan bedel yüklemek için kendilerinde ziyadesiyle yetki olduğunu düşündüler ve yalnızca zevk için ayrılmış olan değerli zamanımızı saçma sapan romantizmlerle harcamaya bizi mecbur bıraktılar.
Büyük şehirlerde tüm düşünceler yozlaşmış olduğu için; onların bulaşıcı havasını ne kadar solursak, erdemlerimiz o kadar çürür ve bu yozlaşma genele yayıldığından, ya kaçmalıyız ya da kirlenmeliyiz.