Bugün okuduğum o muhteşem sözler:
Birinin davranışlarına kızdığın zaman "o niye şöyle değil? "diye düşünme."O faziletten nasibi o kadarmış" diye düşün. Vefadan, sadakatten, doğruluktan, güzel ahlaktan payı o kadarmış.
O andan itibaren bavulların içine tıkıştırılmış hayatlar değil, ebatları ve varış yerleri önemliydi sadece. Kırılacak eşyalara itina gösteriyordu ama bavulların içlerine gizlenmiş yorgun kalpler kimsenin umurunda değildi.
Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!
Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin!
Sonra birden bir şey oldu, salona sihirli bir değnek dokundu, iklim bütünüyle değişti, göz alıcı bir çiçek açtı, ortalığı bahar kokuları kapladı, gri bulutların dağılmasıyla masmavi bir gök parıldadı. Firdevs konuşmaya başlamıştı.
Aşk bizi en beklenmedik yerlerde ve en hazırlıksız anımızda kıskıvrak yakalar. Ve bir kez çağırdığında boyun eğip, peşinden gitmekten başka şansımız yoktur.
Dürüst, çalışkan ve kadirşinas bir adamdı, en ufak hesap hatasına zerre kadar tahammülü yoktu, onun aksine benim hayatıma dair hiçbir hesabım tutmamıştı, babamın gözünde yukarıdan aşağıya muhasebe hatasıydım.