Doğu Türkistan’da, Kerkük’te, Myanmar’da, Arakan’da, Filistin’de ve diğer gönül coğrafyalarında vahşice katledilen çocuk, kadın, erkek, genç ve yaşlı için yaptığımız paylaşım ve yardımlaşmalar elbette çok önemli. Fakat yetersiz!
Harekete geçmemiz gerek!
Konfor alanımızı terk etmek, nefisimizle savaşmak ve vicdanî sorumluluğumuzu yerine getirmek için bir şeyler yapmamız lazım!
Bir tarafta çocukların, kadınların, masumların kanları akarken, bir tarafta bizlerin rahat oturmaya ne kadar hakkı var?
Bulunduğumuz her ortamda Çin’in bu gidişle dünyamıza nasıl bir bela olacağını ve kana susamış bir terör rejimi olan İsrail’in durdurulmaz ise gelecek neslimizi nasıl bir katliamın beklediğini anlatalım!
NATO da ki dostlarımızın (ki biz bunlara Avrupa yahûtta ABD diyoruz) aslında maske takmış birer kasap olduğunu bilmeyenlere anlatalım. Bilmek istemeyenlerin gözlerine sokalım.
Çin ve İsrail malı almayalım! Aldırmayalım! Onların zulmüne bir kuruş kazandıran “babamızın dükkanı” dahi olsa kapısından geçmeyelim! Vallahi de açlıktan ölmeyiz.
Ne olur!
Yeter deyin!
Dur deyin!
Fakat alışmayın!
Alıştırmayın!
Yaşanan soykırıma alıştığımız an, sonumuzun bize son surat hızla yaklaştığı ândır!
Bunlara ek olarak şunu da eklemek istiyorum:
Gösteriş amaçlı İsrail'i kınayan, ancak ticaretini kesmeyip bu ürünleri ülkeye kendi menfaatleri doğrultusunda sokup çift taraflı oynayan siyasetçilere ve liderlere de gereken tepkiyi gösterelim. Halk sadece %1 etkili oluyor bu gibi durumlarda. Geri kalanı liderlere bağlı
Bunu uzun süredir düşünüyorum fakat nasıl bir tepki vereceğimi daha bulamadım. Lâkin bu konu gündeme geldiğinde (ki geleceğinden kuşkun olmasın) hemen ilk desteği vereceğim biižnillah.
Burayı arşiv olarak kullanabilirim,
Keyfim eser sadece not alabilmek için kullanırım.
Belki inceleme yazar çıkarım.
Alıntı okurum, ileti yazarım.
Kafam atar siyaset yaparım, eleştiririm, gelene geçene sallarım.
Alakasız boş bir muhabbet açabilirim.
Tellonym gibi bir uygulama ile anonim soruları cevaplayabilirim.
En son yapmaya çalıştığım ve zehirlendiğim makarnanın(ölüyordum sabaha kadar serum yedim) tarifini verebilirim.
Kitaplığımın fotoğrafını paylaşabilirim.
İstersem oynadığım bilgisayar oyununun ekran fotoğrafını paylaşırım.
Veya tamamen Twitter olarak kullanırım burayı.
Kime ne? Neden bir mevzu eleştirildiğinde veya kitap dışı herhangi bir gönderi paylaşıldığında "Burası kitap uygulaması, bu ne cürret!" gibi serzenişlerde bulunuluyor? Bu tarz cümlelerin sahipleri de uygulamayı 1 yılı aşkın bir süredir kullanmıyorlar henüz. Arkadaşlar sessize alma ve engelleme gibi harika seçenekler var, uygulamanın yazılımını yapan dostlar sağ olsunlar sizin için bunları düşünmüş. Dokunmatik ekrana temas etmeye mi üşeniyorsunuz? Neyin tribindesiniz?
Arkadaşlar tamam yoğun istek üzerine parti kurarım tabi ki de, 2028'de gelip de bana kimse oyları bölüyor nezdinde cümle kullanmasın. Bir de kasetleri ifşa etmek yok, bozuşuruz.
Zaman zaman beni bu tür açıklamalar yapmak durumunda bırakan arkadaşlara "merhaba" ?
Sizden yıllar önce buradaydım, buradaydık ve burada hatırı sayılır bir çevremiz var.
Hatta o çevreden biriyle evlendim ve birçoğuyla görüştüm, hediyeleştim ve o birçoğu öz kardeşlerim kadar değer verdiğim insanlara dönüştü...
Uygulamanın belli bir amacı olsaydı, çok değerli ve sevgili mimarları, giriş için belli şartlar koyarlardı ki bunu istediğimizi biz de defalarca dile getirdik.
Hala yapılmıyorsa, demek ki belli bir kar amacı olmak zorunda, bazı insanların işi çünkü bu...
Bu nedenle arkadaşlarımızla yaptığımız goygoyu, "buranın amacının dışına çıkmak" olarak adlandırıp, mutsuzluğunuzu bizim üzerimizden kendi egonuzla örtmeye çalışma çabanızı üzülerek karşılıyorum.
Ama ne yazık ki kendime değil...
Aslında böyle işlere girişmek yerine, bana mesaj atıp mutsuz olduğunuzu ve travmalarınızın, bizim mutluluğumuzla tetiklendiğini söyleseniz, sizi dinlerdim. Hatta yardımcı olmak bile isterdim.
Belki olurdum da...
Daha fazla üzülmeyin diye sizi engellerdim bile.
Ama siz, uygulamanın amacının dışına çıktığımızdan yakınıp hiçbir alıntı ve incelememize yorum yapmadan, bizi okumadan saldırmayı tercih ettiniz.
Peki, yine de siz bilirsiniz. :)
burası instagram değil twitter değil burası kitap okuma ve okuduğun kitabı alıntılarıyla, kendi düşüncelerinle paylaşma platformu lütfen propagandanızı gidin başka bir sosyal mecra da yapın.
Emre gayet net yaparım. Görmek isteyip istememen de umrumda değil, ileti altına yorum yazıyorsun diye kimse senin görüşünü umursamak zorunda değil. Profili inceleyebilirsin, kendince daha verimli gönderilerimi bulabilirsin. Yarın diğer gün makarna tarifi verebilirim, bu tamamen bana kalmış. Paşa gönlüm nasıl isterse.
Bu ileti tamamen soru cevap, çok fazla boş yaptım. Lütfen ona göre sessize alın.
tellonym.me/hakan.ark
Her şey serbest.
Linke tıklayarak bana soru sorabilirsiniz. İsminiz gözükmez, sorular bana anonim olarak gelecektir.