Ülkü Uçgun

Ülkü Uçgun
@UlkuUcgun
1.334 moderatör puanı
2.139 kütüphaneci puanı
273 okur puanı
Eylül 2012 tarihinde katıldı
Ben putperest değilim, kitaba tapmıyorum. Içindeki ses, içindeki ışık, içindeki sevgi, içindeki ruh, içindeki çile, içindeki gözyaşı, içindeki aşk, içindeki tecrübe içindeki Tanrı çekiyor beni.
Reklam
Bana yediğin yemeği ne yaptığını söyle, sana kim olduğunu söyleyim,’ dedi. ‘Bazıları, yediklerini içyağı ile gübreye, bazıları iş ve keyfe ve duyduğuma göre bazıları da Tanrı’ya dönüştürürmüş. Şu halde, insanlar üç türlüdür: Ben patron, bunların en kötülerinden değilim ama, en iyilerinden de değilim; ortadayım. Yediğim yemeği iş ve keyfe dönüştürürüm. Yine iyi!
Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bence olgunluk kabuk değiştirmek değil, serpilip gelişmektir. Yetişkin bir insan ölü bir çocuk değil, yaşamayı başarmış bir çocuktur...
Ustaların kılınç yapmak için saatlerce ve günlerce dövdükleri demir neden serttir, bilir misin? O, insanoğluna hemen boyun eğmez, çünkü onların, kendisiyle işleyecekleri suçları bilir. Bu yüzden de ortak olacağı günahların bedelini ateşte dövülürken peşinen öder. Zalimlerin kolları kendi erişilmez isteklerine göre çok kısadır. Tutkularının büyüklüğü onları böylece sakat kıldığından, bizim kılınç dediğimiz koltuk değneğini kullanırlar. İcat ettiğin silah işte onların tutkularını büyütecek ve zulümlerini arttıracak. Sen onların kollarını uzattın. Oysa kılınçlar yeterince uzun değil miydi?”
Reklam
Bütün hayat, tembel ve rahat bir uyku idi. Gururumu da nelerde kullandım? Ünlü bir terziye elbise ısmarlamakta; tanımış aileler içine kabul edilmekte; Prens P.'nin elini sıkmakta... Gurur hayatın tuzudur derler; gururum nereye gitti? Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım, ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu. Daha iyisini de bulamadım, göremedim, kimse göstermedi. Sen bir gelip, bir kayboluyordun, kuyruklu yıldız gibi; bense her şeyi unutuyordu, ağır ağır, sönüyordum.
26 Kasım Bazen kendi kendime şöyle diyorum: Bu alınyazısı yalnız sana vergi. Senden başka herkes mesut. Hiç kimse böylesine acı çekmemiştir. Sonra eski bir şairi okuyorum ve kendi kalbimin içini görüyormuş gibi oluyorum. Derdim çok büyük. Benden önce bu kadar çok acı çeken olmuş mudur acaba?
Âh! Sessizliği işitip karanlığı görmek keşke mümkün olsaydı...
İlk kez öldürdüğünde bir değil sanki bin kişiyi öldürmüş gibi olursun. Yeni doğmuş ve annesi tarafından emzirilen o bebeği öldürmüşsündür. Babasının başını okşadığı o çocuğu da, bir genç kıza aşkını ilan eden o delikanlıyı da zavallı bir kadının kocasını da, savaş giderken ailesi tarafından uğurlanan o masumu da... bütün bu kişileri öldürmüş olursun. İkinci kez birini öldürdüğünde alt tarafı bir tek kişiyi öldürmüşsündür. Üçüncü kez ise kimseyi öldürmüş sayılmazsın.
Sevgili Tanrı, Sen tuhaf ne yaparsan yap herkes hayran oluyor; ama ben ufacık bir şaka bile yapsam yiyorum fırçayı. Jodie, 6.5 yaşında
Reklam
Sevgili Tanrı, Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu? Norman, 4 yaşında
Tanrım, İnsanlara ruhları her zaman doğru mu dağıtıyorsun? Yanlış yapabilirsin. Audrey, 8 yaşında
Canım tanrı. Kucaklaşmayı sen mi buldun? Çok güzel bir şey. Brenda
Yabancı, yaratığa sert bir bakış attıktan sonra tekrar bana döndü. “Ama size sormak istediğim daha ciddi bir soru var,” dedi. “Bir şeyin hem kendisinin hem zıddının doğru olması mümkün müdür sizce?”
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.