Tunç Yazıcı

Tunç Yazıcı
@Tunncs
Dokuz Eylül Üniversitesi
İstanbul
İstanbul, 20 Haziran 1998
92 okur puanı
Şubat 2023 tarihinde katıldı
176 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Tepelerdeki Şeytan
Tepelerdeki ŞeytanCesare Pavese
7.1/10 · 177 okunma
Reklam
XXV
"Bazen, " dedi Poli, "kadınlar anlıyor mu, diye sorarım kendime. Bir erkeğin ne olduğunu anlıyor mu? Kadınlar ya üstüne atlarlar ya peşlerinden koşturtmak için kaçarlar. Hiçbir kadın yalnız kalmayı bilmez." "Bir zamanlar onları duygusal sanırdım," dedi Poli yere bakarak, "hiç olmazsa bunu bildiklerini sanırdım. Ne gezer! Tenin ötesine geçemiyorlar. Hiçbir kadın bir tutam koka etmez." "Ama bu erkeğe de bağlı değil mi?" diye mırıldandım. "Olay şu," dedi Poli, "iç yaşamları yok. Özgürlükleri yok. Bunun için hep birinin peşinden koşuyorlar ve bulamıyorlar. En ilginçleri en umutsuz olanları, tadını çıkarmayı bilmeyenleri... Onları hiçbir şey mutlu edemiyor. Gerçek anlamda lanetli kadınlar bunlar."
Sayfa 143 - Can YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
XII
Pieretto pek çok şeyin gizli yapıldığını ama günah olmadığını söyledi. "Geleneklere ve yapılış biçimine bağlı," dedi. "Günah olan yalnızca yapılanı anlamamaktır."
Sayfa 80 - Can YayınlarıKitabı okudu
Güzeller I
Bu güzel kızın gözlerimin önünden böyle sık sık gelip geçmesi hüznümü daha da artırıyordu. Kendime de, ona da, saman savruntusu arasından arabalara doğru her koşuşunda onu hayran gözlerle süzen, atların sürücüsü köylüye de acıyordum. Kızın güzelliğini mi kıskanıyordum acaba, yoksa onun benim olmadığını, hiçbir zaman da olmayacağını, onun beni yabancı gördüğünü bildiğim için mi canım sıkılıyordu? Yoksa onun eşsiz güzelliğinin öyle bir rastlantı olduğunu, kimsenin işine yaramayacağını, dünyadaki her şey gibi onun güzelliğinin de uzun sürmeyeceğini belli belirsiz hissettiğimden mi üzülüyordum? Ya da bu hüznüm gerçek güzelliğin insanda bıraktığı o bambaşka duygunun ta kendisi miydi?
Sayfa 232 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Korku
"Ay ışığı burada, sıranın üstünde tatlı tatlı ne güzel uyuyor."
Sayfa 356 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Karım VI
Butıga Usta ile benim aramda korkunç bir ayrım bulunduğunu düşündüm. Butıga Usta insanlar için masa, dolap yaparken en başta sağlamlık, dayanıklılık arıyor; tek amacını bunda görüyordu. İnsan ömrünün uzunluğuna önem verdiği için ölümü pek aklına getirmediği, hatta belki buna olasılık bile tanımadığı ortadaydı. Bense binlerce yıl dayanacak demir ve taş köprüler kurarken, "Sonsuza kadar kalacak değiller ya. Bu kadarı yeter..." diye düşünmekten kendimi alamazdım. Aradan zaman geçip, derin düşünen bir sanat tarihçisinin gözüne Butıga'nın dolabı ile benim yaptığım köprüler ilişirse sanat tarihçisi herhalde şöyle diyecektir: "Bu iki usta kendi alanlarında hayli ilgi çekerler. Butıga, insanları çok sevdiğinden onların ölmesini, yok olup gitmesini istemez, o yüzden insanların ölümsüzlüğünü düşünerek ev eşyası yapardı, insanları, yaşamayı sevmeyen Mühendis Asorin ise yaratıcılığının en mutlu dakikalarında bile ölüm, yok olup gitme, son bulma düşüncesinden kurtulamadığı için bakın, onun çizgilerine ne kadar zavallı, kırık dökük, ürkek..."
Sayfa 256 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Karım V
Genç, sağlıklı, onuruna düşkün bir kadının ömrünü boşluk içinde, can sıkıntısı, korku içinde geçirip bunun karşılığında sevmediği adamdan sıcak bir daire, sofrada bir yer alacağı yasalarımızda, ahlak kurallarımızda vardır. Yasaları çok iyi biliyorsunuz, dürüstsünüz, adilsiniz; nikaha, ailenin temellerine saygınız sonsuz. İşte o yüzden yaşamınız boyunca kimseye iyiliğiniz dokunmadı, herkesin nefretini kazandınız, herkesle kavgalısınız, benimle evli olduğunuz yedi yıl süresince yedi ay birlikte oturamadık. Ne sizin bir karınız oldu ne de benim bir kocam. Böyle bir adamla yaşamak çok zor, artık kendimde bunu yapacak gücü bulamıyorum, ilk yıllarımızda korku duyuyordum, şimdi ise utanıyorum... En iyi yıllarım uçup gitti. Sizinle cebelleşeceğim diye bütün iyi huylarım değişti; kaba, sert, ürkek, kuşkucu bir kadın oldum.
Sayfa 248 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Düello XII
Nadejda Fiyodorovna'dan ayrılmak, borçlarını ödemek için uzak bir gelecekte, Petersburg sokaklarından birinde küçük bir yalana başvurma düşüncesi bozkırın ortasında donuk, minik bir ışık gibi ara sıra kafasında parlayıp sönüyordu. Yalnız bir kerecik yalan söyleyecek, ondan sonra yaşamında her şey tepeden tırnağa değişecekti. Küçük bir yalan pahasına büyük bir gerçeği satın almak ne güzeldi!
Sayfa 156 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Günümüz dünyasında aşka yer yok, Utah'da bile yok. İnsanlar hayatlarından çıkardılar aşkı. Bunu yapmaları uzun zaman aldı, ama insanoğlu yeni şeyler icat etmekte sonsuz bir beceriye sahiptir; bu yüzden, tıpkı İsa'dan kurtulduğumuz gibi, aşktan da kurtulduk sonunda. Tanrı'nın sesi yerine radyolarımız var; hepsini ileride lâyık olabileceğimiz bir aşk uğruna harcamak üzere aylarca, yıllarca tasarruf edip sakladığımız tüm duygusal birikimimizi kuruşlara bölebiliyor, otomatik makinelerden çiklet ya da çikolata alır gibi, sokak başlarındaki gazete bayilerinden iç gıcıklayıcı yayınlar alıyoruz. İsa bugün yeryüzüne dönecek olsa, biz kendimizi savunmak, kurup geliştirmek için iki bin yıldır uğraştığımız, uğrunda acı çektiğimiz, öfke, çaresizlik ve dehşet içinden çığlıklar atarak can verdiğimiz o kendimize benzeyen uygarlığı haklı göstermek ve korumak için İsa'yı hemen çarmıha germemiz gerekirdi; eğer Aşk Tanrıçası Venüs bugün yeryüzüne dönse, bir metro istasyonunun tuvaletinde müstehcen Fransız posta kartları satan üstü başı kir pas içinde bir adam olurdu."
Sayfa 111 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Demek sen bana değil, aşka inanıyor, güveniyorsun." Charlotte ona baktı. "Yalnız ben değil, herhangi bir erkek olabilir demek." "Evet, aşka. İki insan arasındaki aşk ölür, derler. Bu doğru değil. Aşk ölmez. Eğer ona layık değilsen, seni bırakır gider. O ölmez; ölen sen olursun. Aşk deniz gibidir: Sen işe yaramaz biriysen, sularda kötü bir koku çıkarmaya başlarsan, o zaman deniz, dışarda bir yerde ölmen için kusar atar seni. İnsan nasıl olsa ölecek; ama ben, kusulup cansız bir kumsala fırlatılarak güneş altında kuruyan, mezar taşında İşte Bu Kadar yazılı adsız, ufak, pis bir leke olmaktansa, denizde boğulmayı yeğlerim."
Sayfa 73 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
835 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.