Bir çiçek düşünün, yerini beğenmeyen
Çiçek işte, herkese nazı geçen
Solar çiçek, beğenmezse yerini
Yani sen, yani ben.
Gök herkesin iyi durur üstünde.
Gök işte, boşluğu boşver deme
Kurt da kurtlanır onun altında
İlk üçe girenler de.
Coşkun kalpten ölüyor. O sırada tiyatro patronu giriyor. Ne oldu? Gerçekten öldü mü? Yok canım oyun. Peki şimdi ne yapacağız? Ne mi yapacağız. Oyun bittiğine göre seyirciyi selamlayacağız. (Neden öldü? Kalpten öldü elbette. Yaa kalbi mi vardı. Evet kalbi olduğu için öldü. Oyunları çok ciddiye aldığı için öldü. Ciddi olmayan başka biri hiç olmazsa bir baygınlıkla filan yetinebilirdi. Coşkun'un kötü huyu: her olayı büyütürdü.)
#Muhtemelsonumuz#
Bu dünya geçicidir.
Bu dünyada elde etmek ve korumak bir insan için sadece kısa ömrü için gereklidir. Bunu unutmamalı. Me zarlıklar bu nedenle gözümüzün önünde bulunmalı. Evimizin bahçesinde, sokağın köşesinde tek mezarlar yer almalı. Her şey geçicidir. Belgeler gereksizdir, unutulacak ayrıntıları yazmak anlamsızdır. Belki de unutmak esastır. Öğrenmek, kendini tanımak mut- suzluktur. Bizden geri kalan eserler, birbirine benzer taşlar, yazılar, yapılar olmamalıdır.
Syf:90
Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir müslümanda değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
A.Cihat Zarifoğlu
Seni yaratan, var eden seni asla ihmal etmez, unutmaz, bir köşeye atmaz, toz zerresince bir İyiliğini yahut kötülüğünü asla karşılıksız bırakmaz. Kalbin mutmain ve müsterih olsun. Bir yol, bir çıkış, bir kapı, bir anahtar muhakkak vardır.
“Sonra çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun güneş hala tepede.
Yıllardır kurduğun cümleyi, bilmem kaçıncı kez yeniden kuruyorsun.
Ne yapalım, kısmet değilmiş...”
[Sabahattin Ali]