Kitabımın Sayfası

Kitabımın Sayfası
@Tevekkul6637
Sıkı Okur
Bir avuç toprak biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim, işte buyum ben. Yunus Emre
Sabitlenmiş gönderi
Nimet içinde iken dostluktan söz açıp, "kardeşim!" diyeni dost sayma. Dost, dostunun elini onun perişanlığında, çaresizliğinde tutan kimsedir.
Reklam
Bazı dostlarınız yakıt gibi. Yorulduğunuzda, durulduğunuzda elinizden tutup kaldırıyorlar ve yeniden yola koyuyorlar sizi. Sanki farketmiş gibi gelip omuzunuza dokunuyorlar ve omuzlarınızdaki yükleri hafifletiyorlar. Konuşarak, susarak, durarak, yanınızda olarak yapıyorlar bunu. Hiç yorulmadan, yormadan, yıpranmadan, yıpratmadan.
Üzdüysen üzülürsün. Kırdıysan kırılırsın. Bu böyledir. Hatalarımız ve pişmanlıklarımız boynumuza takılmış bir zincir, ayaklarımıza vurulmuş bir pranga, sırtımıza konulmuş kor ateş gibi taşıyoruz, affedilmeyi ve azad edilmeyi umarak. Heybemizde sâlih amellerimiz, gönlümüzde temiz kalmış niyetler, dilimizde yakarışlar ile yürüyoruz bu dünya yolculuğunda. Geriye sorular, alınmamış ve alınmayacak cevaplar, çıkardığımız dersler ve tecrübe kalıyor. Yürüdüğüm yollardan elimde kalan şu ki, istediğini yalnız Allah’tan iste, başkaları istemeye değmiyor. Gönlünü yalnız Allah’a aç, başkaları bilmiyor. Dağ gibi ol, bil ki her şey fâni, yalnız Allah ve Allah için yapılanlar bâki. Her şey geçecek. Kış da, bahar da, gün de, gece de...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
… Buradaki en mühim nokta. Bizim açımızdan ne kadar kötü veya iyi olursa olsun hasımlarımızın görüşlerini büyük bir sabırla sonuna kadar dinlemektir. Böylelikle biz konuştuğumuz zaman karşımızdakilerin de bizi dinlemelerini ve görüşlerimizi sabırla karşılamalarını sağlamış oluruz. Eğer bu önemli özelliğe sahip olamazsak girdiğimiz münakaşalar da kesinlikle başarılı olup netice elde edemeyiz.
İnançtan taviz vermek suretiyle uyuşmak, İslam’dan taviz vermek suretiyle anlaşmak, İslam sancağından başka bir sancağın altında birleşmek reddolunmuştur ve caiz değildir. Bizimle düşmanlarımız arasında Allah hükmünü verene kadar sabredeceğiz. O hükmedenlerin en hayırlısıdır.
Reklam
Komünist veya laik günümüzde bütün materyalistlerin ortaya attıkları gerekçeler aslında o zamankilerin aynıdır. Fakat isyankâr tavırlarına bahane olan bu gerçekler felsefi ve ilmi yeni kılıflara büründürülmüştür.
Eğer bazı stratejik noktalarda yer alan Müslümanların gerçek kimliklerini gizlemeye, İslam ve Müslümanların menfaati söz konusu ise Müslümanlarını açığa vurup gerçek kimliklerini ortaya koymaları gerekmez.
Müşriklerin planını bozan ve uygulanmasına engel olan tek şey Necaşi'nin yüce kişiliği, asaleti ve patriklerden oluşan müsteşarlarının kararlarına rağmen Müslümanları dinlemeden hüküm vermeyi ve onları teslim etmeyi reddedişindeki uygun görüşüdür.
Çağımızın korkunç bir şekilde işleyen basın yayın organları, gazeteleri, radyoları, televizyonları, videoları ve kitapları İslam’a karşı savaş açmış durumdadır. Ey Müslüman gençlik! Sizler hepiniz hedef alınmış durumdasınız. Davanız hedef alınmış durumda. Bu savaşı kazanmak için elinizdeki en büyük silah sabır ve bilinçtir.
Günümüzde basın yayın organları aralıksız olarak her gün bu dini zehirlemeye çalışmaktadırlar. En olumlu yaklaşanlar bile İslam’ı takdim ettiklerinde onun geçmiş çağlar için geçerli olduğunu, Arap ümmetinin o zamanki kaderi olduğunu söylemektedirler. Onlara göre çağımız ırkçılık çağdır. Bilimsel sosyalizm çağdır, ileride demokrasi çağıdır. İslam insanlık tarihinde rolünü oynamış ve ortadan kalkmıştır. Aynı müşriklerin kuran hakkında bu geçmiş kavimlerin efsaneleridir demeleri gibi.
Reklam
Davetçilerin düşmanlardan gördüğü diğer bir uygulama ise, İslam prensiplerinin saptırmak istenmesi, insanlara çok kötü bir surette sunulmaya çalışılmasıdır.
Günümüzde de çoğu hediyenin basın yayın organları İslam davetçilerini yalancılıkla, ahlaksızlıkla ve insanlığa düşman olmakla itham etmektedirler.
Şeyh Sâdî, hâl­ler­de­ki si­râ­yetin, kişinin mânevî hayatını nasıl değiştirebildiğine dâir şu misalleri verir: “Ashâb-ı Kehf’in köpeği Kıtmîr, sâdıklarla beraber olduğu için büyük bir şeref kazandı; nâmı Kur’ân-ı Kerîm’e geçti. Hazret-i Nûh ve Hazret-i Lût’un hanımları ise fâsıklarla gönül birliği içinde olduklarından, Cehennem’e dûçâr oldular. (Kocalarının peygamber olması bile onlara fayda vermedi.)” Bunun içindir ki Cenâb-ı Hak, mü’minleri sâdık ve sâlih kullarıyla beraber olmaya teşvik ederek: “Ey îmân edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun!”(et-Tevbe, 119) buyurmaktadır.
 Biz bugün 20. asırda yaşamaktayız. Ayları saatleri indirgeyen her türlü ulaşım ve iletişim araçlarının bulunduğu ve haberleşme yönünden bütün dünya devletleri arasında kolayca bağlantının kurulabileceği günümüzde Habeşistan’a hicret etmeye çağrılsak, bu bize o kadar ağır ve zor gelir ki, içimizden cevap vermekte güçlük çekenler bile çıkar. Habeşistan lafını duymamız bile içimizde yalnızlık ve hasret duygularının hâkim olması için yeterlidir.
 Öyle işe Müslümanlar bir tek vücut gibidir. Eğer vücudun bir azası elem çekerse bütün vücut onu hisseder.
 İslam, elden ele bir eşya gibi dolaştırılan hatta eşyadan ve hayvanlardan daha değersiz görülen bu kölelerin değerini yükseltmiş. Onlara insanlıklarını vermiştir. Bu köleler İslam’la inanç ve fikir sahibi olmuşlar. Bu inanç ve fikirle tartışmışlar, onu savunmuşlar. Onun yolunda cihat etmişler ve onun için işkence görmüşlerdir.
610 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.