Hak Bir Gönül Verdi Bana... (Yunus Emre)
Hak, bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur.
Bir dem gelür şâdi olur, bir dem gelür giryân olur
Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşaretten doğar hoş bağ ile bostan olur.
Bir dem gelür söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker dertlülere derman
Şiirde åhenk; anlam, ses akışı, söyleyiş, ritim ve ses benzerliği ile sağlanır. Ancak åhenk bunlardan birine indirgenemez. Zaten åhenk; tema çevresinde dille ses ve söyleyişi şiire özgü yapıda birliğe ulaştıran temel ögelerden biridir. Her insanın, her topluluğun, her kültür ve yaşama seviyesinin, belki de her dünya görüşünün beraberinde getirdiği bir âhenk zevki ve tercihi var. Kahramanlık şiiri okur gibi aşk şiiri okumak sanat zevki olan insanların pek hoşuna gitmez. Hürriyet kasidesini okur gibi Makber'i okumak, Makber'deki ses ve söyleyişle Ömr-i Muhayyel'i seslendirmek pek hoş ve doğru olmaz sanıyorum. Her halde her şiir kendi sesiyle gelir. Bu ses, kelimeleri birleştirerek yeni birimler ortaya çıkarır Şiirin ahengi hissedilmeden, anlaşılmadan, tespit edilmeden onu okumak doğru değil dersek hata eder miyiz? Sanmıyorum. Çünkü burada okumak sözüyle şiiri içten veya duyulacak tarzda seslendirmeyi kastediyoruz.