Onlar ki melekler ölmez dediler;
O an kanadım her bir tüyünden kırıldı,
Kırılan tüylerim apak kanadımı kanlara boyadı,
Ruhum fanilerin inançsızlığıyla kirlenirken işleyemeyeceğim günahlarım tek tek boynumda kurudu,
İhtiyacım olmayan soluklarım boğazımda tıkanırken kötülüğü bilmeyen aklım şeytana fikirler sundu,
Cenetteki köşküm cehenneme saray olurken kırık kanatlarım iblislere köprü oldu,
Melekler ölmez dediler
İşte o an faniler meleklerin celladı oldu...
18.11.23. 01:31
https://1000kitap.com/Uchihas
Hayatımın pek çok dönemi gibi, yaşarken bana acı verdiğine inandığım Fatih Oteli günlerinin, aslında çok mutlu bir zaman parçası olduğuna yıllar sonra karar verecektim.
Bazen bu sokaklarda kendimi bu kadar iyi hissetmemin nedeninin, Füsuna yakınlık değil, başka bir şey olduğunu sezerdim. Bu kenar mahallelerde, arsalarda, parke taşı kaplı çamurlu sokaklarda, arabalar, çöp tenekeleri ve kaldırımlar arasında, sokak lambalarının ışığında, yarı patlak bir topla futbol oynayan çocuklarda hayatın özünü görebildiğimi hissederdim. Babamın büyüyen işleri, fabrikaları, zenginleşme ve bu zenginliğe uygun itibarlı bir "Avrupai" hayat yaşama zorunluluğu, sanki beni hayatın basit ve temel yanlarından uzaklaştırmıştı da, şimdi bu arka sokaklarda hayatımın kayıp merkezini arıyordum.
Pişmanlık acısı, daha içe dönük ve kısa bir acıydı ve bacaklarımın arka kısmına ve ciğerlerime vurur, tuhaf bir şekilde gücümü tüketirdi. O zaman ayakta duramaz, kendimi "pişmanlıkla" bir yatağa atmak isterdim.
Füsun'u görememenin verdiği acının altında bu kadar ezilmek, bana utanç veriyordu; bu utanç kendime olan güvenimi zayıflatıyor, bu zayıflık yüzünden de kıskançlığa kapılıyordum.
Hasretini, yokluğunu, sensizliği
Bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde,
Gitgide çoğalarak
Gitgide derinden işleyerek
Öyle dayanılmaz oldu ki bu
Seni boğabilirdim senden kurtulmak için