Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Damla

Sabitlenmiş gönderi
Şu şairler sevgililerden beter; Nedir bu adamlardan çektiğim? Olur mu böyle,bütün bir geceyi Bir mısranın mahremiyetinde geçirmek?
Sayfa 54 - Parodi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aziz Augustinus'un 4. Yüzyılda cinsellik hakkındaki görüşleri
Temel düşünce, tensel günahların bütün günahlar içinde en kötüsü olduğudur. Beden kötülüğün temel taşıyıcısıdır. Yaradılış bu noktada tekrar yazılmıştır. İlk versiyonda, kadın ve erkeğin aynı anda yaratılmış olduğu kabul edilir. Oysa bu ikinci versiyonla birlikte kadın ikincil duruma düşer, Adem'in kaburgasından çıkar. Bu kadın Havva'dır; baştan çıkaran, günahkâr cazibesiyle ayartan, şeytanı dinleyen ve günahı dünyaya getiren kişidir. Bu andan itibaren kadınlara düşen en önemli görev, bu günahın kefaretini ödemektir. Neyse ki Kutsal Bakire kültü kadınları bu durumdan kurtarmıştır. "Meryem Ana" Havva'nın tam tersidir. Meryem selamlanırken, Havva'ya karşı bir zafer kazanılır.
Ey iman edenler! Allah Teâlâ için hakkı ayakta tutanlar, adaletle şahitler olunuz. Bir kavme olan buğzunuz, sizi adalet etmemeğe sevk etmesin. Adaletle bulununuz, o takvaya en yakındır ve Allah Teâlâ' dan korkunuz, şüphe yok ki, Allah Teâlâ yapacağınız şeylerden tamamen haberdardır.
Sayfa 174 - Ravza yayınları cilt 2 (Mâide suresi,7. Ayet)Kitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Damla

Damla

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Sanatın Gerekliliği
Sanatın GerekliliğiErnst Fischer
9/10 · 191 okunma
Her konuda kadın direnişi şart :)
Erkekler yalnızca ilk başlarda, yani vuslata ermeden önce, ilgi, hayranlık, kibarlık gibi kadınları titreten romantik davranışları sergiliyorlar... Dolayısıyla da aşkın müthiş heyecanlarını yaşayabilmek için kadınların direnmeleri şart. Teslim oldukları anda her şey bitiyor.
Reklam
Dışımızda bir realite halinde görünen güzellik, psikolojik verilerle karışık bulunuyor. Adeta güzellik, yine iç yapımız tarafından temaşa edilen ruhumuzun bir hareketi, onun tarafından ortaya konan bir olaydır. Dış dünya ve kâinat hayatı, ruhun bu mıntıkasında hareket yaratıcı vasıtalardır, âdeta iç dünyamızın estetik uyaranlarıdır.
Dergah yayınlarıKitabı okudu
144 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Felsefe
FelsefeNurettin Topçu
8.4/10 · 236 okunma
acaba Tanrı'nın varlığını kabul etmeyen materyalist teori mi doğrudur, yoksa O'nun varlığını kabul eden spiritüalist teori mi? James'e göre, onların hangisi psikolojik olarak bizim davranışlarımız üzerinde pratik bir yarar sağlıyorsa o doğrudur: Eğer bir materyalist, Tanrı'nın varlığını kabul et- memesi sonucu hayata olumlu bir biçimde bakamıyor, geleceği olumlu bir biçimde kuramıyor, toplumu olumlu bir biçimde inşa edemiyorsa, onun bu teorisi "yanlış"tır. Bunun tersine, eğer spiritüalizm, Tanrı'nın varlığına olan inancı sayesinde deney dünyasını daha başarılı, daha güvenli bir şekilde inşa ediyorsa onun bu teorisi "doğru"dur, çünkü pratik olarak "yararlı"dır.
Sayfa 64 - Serbest akademiKitabı okuyor
Batı'da "Tanrı önünde ne erkek ne de kadın vardır" (Aziz Paulus) yargısını doğrulayan Hıristiyanlığın gelişi bir kapı açmış ama cinslerin en azından Tanrı önünde eşit olması, kadının toplumdaki yeri açısından bir fark yaratmamıştır.
ortaçağda aristokrat ailelerin kızları doğumdan itibaren değer kazanmaya başlar, çünkü takas edilecek akçe olarak kullanılırlar. Kadınların değiş tokuşu, akrabalık bağlarının değiş tokuşu, fieflerin değiş tokuşu: Ortaçağ toplumu bu şekilde işler. Bu nedenle soylu kişiler kızları olunca üzülmezler, hatta çok fazla oğulları olsun istemezler çünkü bu takdirde geleceklerini güvence altına almaları daha zor olacaktır.
Reklam
Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor. Hepimizin kör noktaları var, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, zamanlarında hâkim olan söylemin tamamen zıddı olan görüşleri mantık adına savunan nadir insanlara, savları ne kadar mantıklı olursa olsun pek kulak asılmamıştır.
Platon'un perspektifinden erkek ve kadın eşitliği nasıl olmalı?
Ona göre kadınlar eşittiler eşit olmasına ama farklıydılar da. Erkeklerin görevlerini paylaşmak yerine, kadınlar dünyasında bunlara paralel görevler üstlenmeliydiler. Platon yalnızca kadınların katıldığı, bir araya gelip eğlendikleri ve felsefi konuları tartıştıkları ziyafetler yapılabileceğini düşünüyordu örneğin.
İlimle felsefe arasında esaslı başkalık vardır.
Felsefe, ilimlerin birleştirilmesi, yani ilimlerin ilmi değildir. Madde üzerinde araştırma yapan ve her sahadaki araştırmalarına, maddeyi tanımak hususunda kullandığı metotları tatbik eden ilim, zekânın eseridir. Felsefenin esaslı konusu ruhtur. Maddeyi tanıtabilen zekâ, ruhu tanıtmaya kabiliyetsizdir. Her an evrimlenmekte olan ruhu, sezgi ile tanıyabiliyoruz.
Sayfa 79 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
3.515 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.