Dünya bir kuyu, bu kuyudan ölüm ile çıkılabilir. Tanrının verdiklerine karşı çıkmakla kuyuya hakim olamıyor insan. Büyükler bir ceset olarak kuyuda kalırken küçükler er ya da geç farkındalıklar kuyuya geri dönerler.
Hayata farklı bir eleştirel bakış sunan eserde metaforların zenginliği insana okuma doyumu sunmaktadır.
Okunası ve üzerinde konuşulası bir eser.
"Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür. Fakat ölen çocuklarının kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulüm denizinde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir, suları yarıp geçme yolunu."
Sezai Karakoç
Ne Mutlu Suda Yürümeyi Göze Alanlara
#RafahOnFire
Artık tekler katil olmaktan çıkmıştı. Yüzbinler katil, yüzbinler maktûl planındaydı. Bütün bunlar oluyordu da, dünyanın sesi sedâsı çıkmıyordu. Dünyanın dört bir bucağında aynı kanlı oyun kısa fasılalarla tekrarlanmaktaydı. Tekrarlanacaktı da. Gidişat bunu gösteriyordu ve dünya sağırdı
Türkülerde ve şarkılarda şiir var, hikmet var, yaşama kuralları var. Türkülerde ve şarkılarda ahlâk var, töreler var, gelenek- ler var. Ve asıl en mühimi, yüreğimiz ve gönlümüz var. Muşah- has olarak yürek, mücerret olarak gönül var.
Bu bir saklambaç hikâyesidir sanki. Ansızın, apansızın halkın vicdanı bir gün parıldar bakarsınız. Meydanları, kıyıları bucakları aydınlığa keser. Donatır, ışıltıya, nûra garkeder yeri göğü. Maverâdan bir ses "El bende" der. "Ebesin" der. "Gördüm" der. "Suçlusun" der