Âşıklara Yer Yok, gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği bir aşk ve tutku hikayesi.
Kitap ne kadar ilk bakışta aşk hikayesi gibi gelse de hikaye derinleştikçe çocukluk çağındaki yaşantılarımızın, acılarımızın bugünkü ilişkilerimizi nasıl yön verdiğini görüyoruz.
Bir üniversitede akademisyen olarak görev yapan Orhan, bir seminerde tanıştığı Firdevs'e tutkuyla bağlanır. Ancak bu aşk karşılıksız kalır. Orhan, bu umutsuz aşkın peşinden koşarken, Firdevs'in başka bir adama duyduğu hastalıklı aşkla da mücadele etmelidir. Bir gün Firdevs'in ortadan sessiz sedasız kaybolması Orhan'ı tamamen hayattan soyutlar.
Bir gece yarısı aldığı bir telefonla yolu Saklıkuyu kasabasına düşer Orhan'ın. Geçmişte Bimarhane olarak kullanılan, Osmanlı saraylılarının ve İstanbul zenginlerinin hastalarını ve bazen de istenmeyenleri zorla kapattıkları bu hastanenin, eve dönüştürülmüş bir bölümüne yerleşir. Yeni komşuları olan Defne, Ahmet Hilmi Bey ve Belma ile tanışan Orhan, onların hikayelerine ortak olurken kendini buraya sürükleyen kaderini ve onu bekleyen sırları anlamaya çalışır. Firdevs'in ortadan kaybolmasıyla başlayan merak nefes kesen bir sonla cevap bulur.
Tarık Tufan, ilk kez okuduğum bir yazar oldu ama asla son olmayacak. Kitabı çok beğendim. Bu aşkın peşinden umutsuzca koşmasıyla Orhan'a yer yer çok kızdım, yer yer çok üzüldüm. Okurken sürekli düşündüm. Neden kendimize bunu yapıyoruz? Aşk gerçekten var mı? Neden yanlış kişilere aşık olup hayatımızı mahvediyoruz hem de aklımız başımızda iken...
Ray Bradbury tarafından yazılmış distopik bir kitaptır. Kitabımızın konusu kitapları yakmak! Tüyler ürpertici olsa da artık itfaiyeciler söndürmek yerine yakmak için görev başındalar.
Bir itfaiye personeli olan Montag, işini yaparken bir kadını evinde yaktıklarında, bir kitap uğruna hayatından vazgeçebilmek onu çok etkiler ve kitaplara ilgi duymaya başlar. Bu aydınlanma sürecinde komşusu olan genç Clarisse'de etkili olur.
Kitapları yakmak için gittiği evlerden kitaplar aşıran Montag, bu kitapları okumaya başlayınca artık bir suçlu haline gelir.
Herkesin bir şekilde duyduğu, bildiği bir kitap olan Fahrenheit 451, ismini kağıdın yanma derecesinden alır. Endüstri haline gelen sanat yapısına, uygulanan sansürlere eleştirisini sunan eser, elinizden düşürmeyeceğiniz sürükleyici bir hikaye. Her okuduğunuzda farklı çıkarımlarda bulunacağınız bu eser her kitaplıkta bulunmalı.