İnsanlar, hele çocuksalar, itip kakmakla yola gelmezler…
Çocuklara karşı ise, bir kat daha özenli olmalı…
Sen ve senin gibi ilerici kafasızların hiçbir şeyden anladığınız yok!
“Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişemeyeceğinden korkuyorum.”
Üstüme devamlı bir melankoli çöktü, her an susturan ve sarartan o derin elemlerden biri ki, beni kendi içimden de uzaklaştırıyor, ruhumu haritasını bilmediğim ıssız adalara götürüyor, beni kendi hudutlarımın dışına sürüyordu.
Yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil eşyanın bile buna nasıl tahammül ettigine şaşıyordum; yalana her şey isyan etmelidir, eşya bile: Damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya
ayrılmalıdır filan...
“Kendi kendimi yiyip bitiriyorum, acı çektiriyorum kendime. Üstelik ne yaptığımın da farkında değilim…
Dün de, önceki gün de, ondan önce de hep kendi kendime işkence ettim. İyileşeceğim… ve artık kendime acı çektirmeyeceğim.”