Bu aralar çok yoğunum 6 dersten sorumluyum. Bu 6 makale, 6 ödev ve 6 sunum demek. Sadece bir derste tam 11 yerli ve yabancı romanı tahlil ettik. Bu yüzden çok sevdiğim 1K duvarımla yeterince ilgilenemedim. Ama masamda 1K'ya yazılmak üzere birçok inceleme biriktirdim.
Çok hoşlanmasam da Twitter açtım çünkü birçok konferans düzenleneceği haberini kaçırıyordum. Buradaki arkadaşlarımla bir sinerji yakaladığımı düşündüğüm için bu kararımı sizlerle de paylaşmak istedim.
M.Banu Kapkıner (@banukapkiner) adlı kişiye göz at: x.com/banukapkiner?t=...
"Yık, vur, vur ve yok et. Kırılan zaten gereksizdir, sağlam kalan yararımızadır. Var olan her şey artık eskimiştir ve çürümüştür, çürümüş olan ise yok edilmelidir.."
Bir edebiyatçı olmamın en büyük sebebi babam Nazmi Kapkıner'in kitaplara olan ilgi ve sevgisini kendi karakterime kopyalamamdır. Babamı hep başı kitaplarına doğru eğik görürdüm. Okumaktan en çok haz aldığı ise Osmanlı Tarihi üzerine yazılan kitaplardı. Babamın sayesinde kitapları sevdim, edebiyatı sevdim, sanatı, entelektüeliteyi sevdim. Bu sevgimin, ilgimin anlaşılmamasından dolayı edebiyat tahsilim hep yadırgandı: "Nasıl olur senin gibi zeki bir öğrenci!" Umarım sevgisi ve ilgisi anlaşılmayan bir tek çocuğumuz kalmaz ve hepsi gerçekten istediği bölümlere yerleşirler.
Okay (1931-2017), İslam Ansiklopedisi’nin on altıncı cildinde yazdığı ‘’hatırat’’ başlıklı madde başında ilk olarak hatıratın, edebi bir kavram ve terim olduğundan ve ilk örneklerine tarihsel değeri yüksek metinlerin içerisinde bulabileceğimizden söz eder. Söz konusu metinler tarih, seyahatname, rûzname, menâkıp, tezkire, muhtıra ve mektuplardır.