Bedri Köseoğlu
@Koseoglubedri
En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.
-Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Önlisans
İstanbul
Sivas, 1 Ocak 1999
164 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Gerçekten de üzeri taştan kabuk tutmuş ve hiçbir şey hissetmez hale gelmişse nasıl ıslah olabilir acıyla, ıstırapla bir kalp?
Mutlu bir hayat imkansızdır; insanın erişebileceği en iyi, en fazla şey bütün insanlığın hayrına olacak bir işte ve bir yolda ezici talihsizliklere, bunaltıcı güçlüklere karşı mücadele eden ve her ne kadar eline önemsiz bir ödül ya da hiçbir şey geçmese de sonunda bundan galip çıkan kimsenin yaşadığı gibi, kahramanca bir hayattır.
En akıllıcası hayatı bir yanılsama olarak görmek olacaktır; başımıza gelen her şey bunun böyle olduğunu yeteri kadar açık biçimde gösteriyor.
Okur Takip Önerileri
Eğer insanlığı şöyle kuşbakışı gözlemeye çalışırsak, her yerde hayat ve varoluş için ardı arkası kesilmeyen bir savaş ve güçlü bir mücadeleyi; bu savaşta zihinsel ve bedensel güçlerden azami derecede istifade edildiğini, bir an olsun bile aman vermeyen her türden tehditkar tehlikelerle ve belalarla karşılaşıldığını görürüz.
Keza doymaz bir varlıktır insan! ulaştığı her tatmin yeni bir arzunun tohumudur, dolayısıyla ebediyen doyurulamaz arzularının sonu yoktur.
Çünkü kendi başına hayatın gerçek bir değeri yoktur fakat ihtiyaçlar ve yanılsamalar aracılığıyla sadece devinim halinde tutulur. İhtiyaçlar ve yanılsamalar kaybolur kaybolmaz hayatın mutlak yavanlığının ve boşluğunun farkına varıveririz.
Hayatımızın başlangıcı sonuna göre ne kadar da farklıdır! Başlangıç asılsız umutlarla, çılgınca arzularla, bedensel zevklerin sarhoşluklarıyla doludur fakat kaçınılmaz son bütün uzuvların çözülüp dağılması ve cesetlerden yayılan fena kokulardır.
Hiç kimsenin öyle uzun boylu gıpta edilecek bir tarafı yoktur; fakat çokları var ki bu ölçüde acınmaya layıktır.
Mükemmel!
“Çünkü bir ceza infaz yerinin, bir hapishanenin kötülüklerinden birisi aynı zamanda bizim orada karşılaştığımız toplumdur. Bunun nasıl bir şey olduğu, benim kendisine uzun uzadıya anlatmama lüzum kalmaksızın, daha iyi bir topluma layık olan herhangi biri tarafından kolayca anlaşılacaktır. Eğer o, iyi bir ruha, soylu bir yaratılışa sahipse, yahut seçkin bir kimseyse, bu dünyada kendisinin zaman zaman suçluların hapishanesine kapatılmış, adi suçlularla birlikte kadırgaların mutfağında çalışmaya mahkum edilmiş soylu bir mahkum gibi hissedebilir; ve bu yüzden böyle kimseler de onun gibi kendilerini tecrit etmeye çalışacaklardır.”
