Sezai Karakoç'un Macaristan için yazdığı şiirden bir kesit var.
"Ama ben Peşte'ye dönüyorum
Peşte bir kan çemberi
Işıklı çemberler içinde ölüler"
Şimdi biz bu şiiri;
Ama ben Refah'a dönüyorum
Refah bir kan çemberi
Işıklı alevler içinde ölüler"
diye değiştirsek çok mu farklı olacak?
Filistin'de güvenli bölge kalmadı.
Refah YANIYOR
#İsrailKalleşliğinTarihiniYazıyor
#İsrailTeröristtir
Çocukları Korumak Vatanı Korumaktır❣️
Büyük engeller yolunda çocuklara hediye edilen bu güzel bayram😍😍
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU,MUTLU VE SEVİNÇLİ OLSUNNNN🥳🥳🥳❣️🇹🇷
Sevinin küçükler
Övünün büyükler
23 Nisan Kutlu Olsunnn
Söz mü, beni de kaldıracaksın tamam mı?” soruna net cevap almadan ne uyuyor ne uyutuyordun. Biliyordun kıyamayacağımızı. “Uyanmazsam su dök anne, ayağımdan
çeke çeke götür sofraya. Nütfen nütfen nütfen!” deyişlerin mıh gibi aklımda. Hatta bir gün balon şişirmiş
başucuna koymuşsun, “Uyanmayacak olursam bu balonu patlat, o zaman kalkarım" demiştin.
[sf:17]
İnsanlar için yapılan her şeyin, her zaman -hatta belki de hiçbir zaman- karşılığı olmazdı. Ama inanarak tutulan oruca karşılık, Rabbimizin bir hediyesiydi bayram.
[s:10]
Saksıdaki bir çiçek misali Ramazan ayı... Toprağına bir ay boyunca düzenli su vermek gerekiyor. Tıpkı namaz vakitleri gibi. Güneşini esirgemek olmaz elbette. Mukabeleler bu çiçeğin gün ışığı belki de. Teravih namazları en güzel havası. Hepsi bir bütün içerisinde âhenkle çiçeklerin açması için çabalıyorlar. O çiçekler ki sevapların küçücük bir göstergesi. Kim bilir Kadir Gecesi ne ulaşmadan açar o çiçekler, kokusundan nasiplendikçe dualarımıza dualar katarız. Belki yıllar içerisinde büyüttüğümüz saksıdaki bu çiçeklerimiz inşallah bizler için cennet bahçeleri olurlar.
[s:8]
Hayat meşgalesi, insan ilişkileri, iş, aile, okul… Ne kadar yoğun insanoğlu öyle değil mi? En küçüğünden en yaşlısına kadar bu geçici dünya hayatında uğraşacak, vaktini verecek bir sürü şey mevcut. Sonra zaman geçtikçe, yıllar peş peşe sıralandıkça diyoruz ki “su misâli aktı gitti ömür…” Aslında şu da vardı yapılacak öteki de
beriki de. Var da var. Yapılacak çok şey var ve hepsine de vaktimiz var, ne kadar yetişemiyoruz desek de.
Peki gerçekten neye ve nereye yetişiyoruz?
[s:8]
Allah’ım affet! Bu ‘körlük’ oyununa gelen herkesi affet... Bizlere uyanacak, uyandıracak şuuru ver. Bizlere Müslüman olma, ümmet olma bilincini yeniden canlandıracak bir güç ver. Bizlere imanın ne dediğini hatırlayacak bir idrak nasip et.
[s:7]
Hepimiz kendi derdimize, aslında dert bile sayılmayacak bu dertlere, düştük de nasıl din kardeşlerimizi unuttuk onların neler yaşadığını bu dinin ayakta kalması için ne savaşlar verildiğini nasıl da göremez hale geldik?..
[s:7]