Şaşırmış gidiyorum bu dünyanın haline
Ömrü boşa geçirdim az kaldı zevaline
Bunca sene geçirdik hepsi birer serapmış
Bizi yedi bitirdi aldandık hayaline
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum
Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum
Yalnızlığın dili var mıdır?Bir yalnız başka bir yalnızla hangi dili konuşur? Belki bir tehlikenin ortak paydası iki yalnıza eşlik ederse orada bir kelimesiz dil oluşabilir. Bu ortak dil bir konuşmaya dönüşebilir mi? Dudaklar kelimeleri biçimlendirmekten uzak, dişler kenetli halde birbirine bakan iki kişi hangi çevirmen marifetiyle ortak bir zeminde buluşturulabilir? Yüzleri bir de yanlış anlaşılmanın aynasına tutulmuşsa? Birileri onları uyarmadıkça onlar birbirini yanlış anladığını ebediyen bilmeden öylece kalacaktır…
Gün olur toprak uyanır ağaç uyanır uyanır böcekler
Sarı bozkır titrer çıplak dağlar yeşerir gök yıkanır kirli dumanlardan
Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler
Yemyeşil bir rüzgar eser yıldızlar arasından