Saraya alındıkları günden itibaren adını ve dinini değiştiren cariyelere öncelikle Kuran öğretilirdii. Bu yüzden çoğu okuma ve yazma bilirdi.
ilerde padişahın kadını olacağı düşünülerek, tümüne saray görgüsü ve nezaket öğretilirdi. Her cariyeye özelliğine göre, Farsça bir isim verilir di. Hoşnaz , Safdil, Hoşneva, Ebrunigar gibi. ..
Acemilikten kalfalığa geçebilmeleri için, saray geleneklerini ve işlerini iyi öğrenmeleri gerekirdi. Acemilik devresinden sonra kalfanın hizmetiıne girenler bir tür staj yapardı. Daha sonra yetiştiğine inanılanlar kalfa olurdu. Kalfanın bir üstü ise ustalıktı. En küçük bir hatayı bile affetmeyen saray örgütünde ustalığa yükselmek önemli bir aşamaydı.
Cariyeler Dairesi, Haremin diğer kısımları kadar süslü bir dekoratif değildir. Günün ilk ışıklarıyla uyanan cariyeler, sabah namazlarını kılıp, görevlerini yapmaya başlardı. Çamaşır, külhan, sofra gibi genel hizmetleri yapanlar, genç ve güzel olmayanlardır.
Portekiz ve İspanya'nın katolik zulmünden kaçan Yahudilerin çoğu il. Beyazıd döneminde Osmanlılar tarafından kabul edilmişti. Bu göç sırasında Sicilya'ya yerleşen bazı aileler de vardı.
Gittikleri topraklarda hoş karşılanmayanlar, yeniden başka toprakla ra gitmek zorunda kalıyordu. Malta gemisiyle Sicilya'dan ayrılan böyle bir aile, Türk korsanlarının eline geçmişti. İçlerinde çok güzel bir kız var dı.
Kanuni'nin padişahlığı sırasında saraya satılan bu müstesna güzel, Hürrem tarafından yetiştirilecekti. Oğlu it Selim, Manis a Sancakbeyliği yaptığı sırada annesinden şöyle bir mektup almışt
"Nurbanu, gelip geçmiş cariyeler içinde güzellikte misline az rastlanır, cilve edada mümtaz, naz ve niyazda serefraz bir afett ir."
Cumaydı. Ertesi hafta perşembe günü, uluslararası anlaşmazlıklarla geçen bir başka işe yaramaz günün sonunda Cenevre'de otele girdiğimde, bana yanıt veren mektubunu buldum.
Tolstoy,gerçeği bulmak ve sadece kendini değil, tüm insanlığı kurtarmak için savaştı.Böyle bir sorumluluğu yüklenmesi onu bir kahraman,hatta bir aziz yaptı,bu uğurda ölmesi ise insan neslinin en insancılı…!!
Her büyük duygu yaratıcı, üretici olmak zorundadır, utanç kadar utanmazlık da, karakter kadar karaktersizlik de, iyilik kadar kötülük de, ahlak kadar ahlaksızlık da; ebedileşmek için önemli olan ruhsal kalıplar değil, bir insanın zenginliğidir.