Kapının kulpu, arkasında saklı olanın güzelliğinden haber verir. İşte alemde gördüğün her güzel böyledir; kapı kulpu gibi özenli ve biricik. Ama sen kulpa takılma, kapıda kalma, ötelere buyur, içeri gel…
Kendimi evliliğe hazır hissettiğimde, doksana basmış olacağım ve iş işten geçmiş olacak. Kim gömecek beni? Ailenin en genciyim, işte insanlar bu yüzden çocuk doğuruyor.
Simyacı bir şişe açıp konuğunun bardağına kırmızı renkli bir sıvı koydu. Şaraptı ve ömrü boyunca hiç içmediği en güzel şaraplardan biri.
Ama şarabı şeriat yasaklamıştı.
“Kötülük’‘dedi simyacı ;
“İnsanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük ordan çıkandadır…”
Bir gün siz ve sevdiğiniz herkes ölecek. Son derece kısa bir zaman süresince ve küçük bir insan grubunu saymazsak yaptığınız ya da söylediğiniz hiçbir şeyin önemi kalmayacak. Bu, hayatın huzursuzluk veren hakikatidir. Düşündüğünüz ya da yaptığınız her şey karmaşık biçimlerde bundan kaçınmaya çalışmaktan ibarettir. Bizler son derece önemsiz kozmik tozdan ibaretiz; incecik mavi bir beneğin üzerinde hoplayıp zıplıyoruz. Kendi önemimizi hayal ediyoruz. Amacımızı uyduruyoruz, ama bizler hiçbir şeyiz. Boktan kahvenizin keyfini sürün.
“Sonra çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun güneş hala tepede. Yıllardır kurduğun cümleyi, bilmem kaçıncı kez yeniden kuruyorsun. Ne yapalım, kısmet değilmiş.”