Kitabın başlarında o kadar kopukluk vardı ki aynı yazarın kitabını mı okuyorum dedirtti. Sürekli birşeyler oluyor ama biz konuya fransız kalıyoruz. O yüzden ilk yarıya kadar düşük vermeyi düşünüyordum ama sonra Growl'u tanıyıp büyüsüne kapılınca gönlüm el vermedi. Growl herkesin canavar diye tanımladığı, caponun en acımasız adamı. Kimsenin gerçek ismini bilmediği, daha 5 yaşındayken boğazı kesilip çeşitli işkencelerle yetiştirilmiş bir adam. Bir gün Cara'nın babasının ihaneti üzerine infaz edilir ve capoları Cara'yı hediye olarak Growl'a verir. Ve böylece hikaye başlar.. Ah Growl kendisine cehennemi yaşatan adamdan kendisi için değil Cara'ya yaşattıkları için intikam alması o kadar güzeldi ki.. Ve yazarın ne yapıp edip yine konuyu Luca'ya bağlaması. Luca'nın 5 kitaptır lanet gibi üzerimize çökdüğü ve bir sonraki kitap da onun olduğu için seriye bir süreliğine ara vericem.
Kitabın biraz daha uzun ve olayların daha detaylı olmasını isterdim ama yazarın aynı konuyu özet gibi diğer kitapların başına koyma gibi bir huyu olduğundan bu kitapta gerek görmemiş sanki. Yine de akıcılığıyla yormadan hızlıca okunabilecek bir kitap..