Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Kaan
Kaan
@FeliciaHardy
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
𝑺𝒆𝒅𝒂..
𝑩𝒍𝒂𝒄𝒌 𝑪𝒂𝒕 ♡Lisans
Tokat
347 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Baruch Spinoza tarafından kaleme alınan, Panteizm görüşünün kaideler açısından en önemli kaynağı olarak görülmekte olan, analitik felsefe üzerine kurulmuş, kelâm ilmiyle ilgilenen herkesin mutlaka okuması gereken bir kitaptır Ethica.
Geometri, Spinoza'nın düşünce yapısında bir düşünce biçiminin kusursuz bir şekilde ortaya konulması olarak tanımlanmaktadır. Ethica'yı geometrik yöntemlerle kaleme almış, tözün tek ve bölünmez olduğunu, töz'den başka bir şey olmadığını matematiksel ve geometrik bir şekilde soyut bir dil kullanarak açıklamaktadır.
Ethica'nın sayfalarında güçlü felsefi ve psikolojik içgörüler bulunmasının yanı sıra klasik Teizim eleştirisi, harmanlanmış kuvvetli bir Tanrı ve rahatlatıcı bir dünya görüşü sunulmaktadır.
"Geometrik Düzene Göre Kanıtlanmış ve Beş Bölüme Ayrılmış Olan Ahlâk" başlığı altında düşüncelerini nasıl anlatmak istediğini bize sunmakta ve kitapta yer alan argümanlarını temellendirerek, kanıtlayarak ve düşündürerek sade bir metodla belirtmektedir.
Spinoza, Tanrı'yı bir tür hareket ettirici olarak görmektedir ve bu durumu Spirutes Animales olarak tanımlamaktadır. Akıl ve sezgi yoluyla evrendeki bilinemezleri kavramanın ve ispâtının mümkün olduğunu da eklemektedir. Öklid geometrisinde de kullanıldığı gibi temel aksiyomları ortaya koymakta ve sistemi bunun üzerine inşa etmektedir.
Spinoza, Ethica'nın Din ve Tanrı üzerine tartışma açmasının yaftalanmasından çekindiği için kitabının ölümünden sonra basılmasını vasiyet etmiştir.
Fyodor Dostoyevski tarafından 1865 yılında kaleme alınan, psikolojik tahliller içeren bir romandır Suç ve Ceza.
Rodion Romanoviç Raskolnikov, Saint Petersburg'da tek başına yaşayan ve değerli eşyalarını Alyona Ivanova ismindeki yaşlı, tefeci bir kadına rehin vererek hayatını idame ettirmeye çalışan, maddi imkanları el vermediği için hukuk fakültesine ara vermek zorunda kalan bir karakterdir.
Raskolnikov toplumun yararı için kanun ve kuralların yok sayılabileceği düşüncesi ve aynı zamanda maddi imkansızlıklarının da karakteri suça itelemiş olması sebebiyle tefeci kadının dairesine girerek ölümüne sebep olmasının yanı sıra görgü tanığı bırakmamak adına suç mahalinde tesadüfen bulunan Alyona'nın kız kardeşinin de yaşamına son vermiştir.
Olay'dan sonra Raskolnikov'un ruh hali yerle bir olmakta, katil olmasının yanı sıra aynı zamanda mağdur olduğunu da düşünmekte, korkusu ve vicdanı onu büyük bir mahkumiyet'e sürüklemekte, hiçbir delil olmamasına rağmen kendisini ele verecek davranışlar sergilemektedir. Şüphecilik ve tedirginlik halinin dayanılmaz bir noktaya gelmesi ile birlikte polise teslim olmasının ardından cezasını çekmek üzere Sibirya'ya gönderilmektedir.
Suç ve Ceza Raskolnikov'un iç çatışmalarından ve ikilemlerinden yola çıkarak insanoğlunun ahlâkî, toplumsal ve dini nedenlerini sorgulamaktadır.
Kitaptaki betimlemelerin kusursuz olmasının yanı sıra, konunun işleyişi ve olay örgüsü son derece etkileyicidir.
Albert Camus tarafından 1947 yılında absürt kurgu alanında kaleme alınan bir eserdir Veba.
Roman'da Fransa'nın işgali altında bulunan Cezayir'in, Oran şehrinde gerçekte vuku bulmamış bir salgın hastalık olan veba'nın şehri kuşatıp insanların hayatını kabus'a çevirmesi konu alınmakta, olaylar Bernard Rieux isminde ki bir doktorun perspektif'inden yansıtılmaktadır.
Veba birdenbire ortaya çıkan fare ölümleri ile başlamakta, insanlar tarafından ciddiye alınmayan bu olay zamanla vahim boyutlara ulaşmaktadır.
Bir vakit sonra, fareler'in toplu şekilde insanlar'ın gözleri önünde ölmeye başlamasının ardından insanlar büyük bir endişe'ye kapılmış, veba sözcüğünü ağızlarından eksik etmemeye başlamışlardır.
Kitap'ta verilmek istenen esas mesaj ise; Fransa'nın, Alman Nazi askerleri tarafından işgal edilmesi ve insanların maruz kaldığı kötülüğe simgesel olarak çağrışım yapılması, simge olarak ise veba'nın belirlenmesi ve asıl veba'nın, insanın hissizleşmesi olduğu mesajının aktarılmasıdır.
Roman'ın temel unsurları ise; anlamsızlık ve farkında olunmayan bencillik üzerine dayandırılmaktadır.
Veba; savaş sonrası dönemde ki Avrupa romanlarının en iyi örneklerinden biri olarak tanımlanmaktadır.
Okur Takip Önerileri
Stefan Zweig'ın intihar etmeden önce tamamladığı son kitaptır Satranç.
Hikaye; New York'tan Buenos Aires'e seyahet eden bir vapurda geçmekte, Dr. B ve Czentovic, isminde ki karakterler etrafında şekillenmektedir.
Czentovic; yetim kalarak bir papaz tarafından büyütülen, dünyaya ilgisi olmayan ve zekâ geriliği bulunan fakat satranç'a karşı büyük yeteneğe sahip olan bir karakterdir.
Dr. B ise; Naziler tarafından tutuklanan, psikolojik işkencelere maruz bırakılan, sorgulama öncesinde eline geçen bir kitap'la satranç'ın inceliklerini öğrenen Avusturya'lı bir avukattır.
Kitap'ta Czentovic ve Dr. B'nin satranç müsabakası konu alınmakta, siyah ve beyaz taşların mücadelesi adı altında iyi ve kötü'nün savaşı yansıtılmaktadır.
Zweig, aynı zaman da eserde; büyük bir ikilemi, zıtlıkların bileşimini ve dünya tarihini değiştiren oyun ve taktikleri sembolik bir dille eleştirmektedir.
Kitap'ta satranç sanatı üzerinden psikolojik tahliller de okuyucuya sunulmaktadır.
Amerikan bağımsızlık bildirgesine imza atan ve Aydınlanma çağının önemli yazarlarından biri olan Thomas Paine tarafından hapishane'de kaleme alınan bir eserdir Akıl Çağı.
Thomas Paine'in mantıklı örnekleri, ileri görüşü ve güçlü ifadelerinin öne çıktığı, içerisinde hümanist düşünceler bulunması ve aklın sistematiğinin teolojik açıdan ele alınmasına ek olarak dini inançların sorgulanabilir somut çıkarımları olduğu savunulmakta, dinsel dogmalar üzerine genel eleştiriler sunulmaktadır. Monarşi'nin gereksizliğini ve sakıncalarını vurgulamasının yanı sıra Kutsal kitapların bazı bölüm ve ayetlerinde bulunan, çelişkili olduğunu düşündüğü kısımları çekinmeden açıklamaktadır.
Din kisvesi adı altında sâhtekarlık yapanların tek amaçlarının insanı Yaradan bilincinden uzak tutmak olduğuna değinmekte, Eski ve Yeni Ahit'e mantıksal ve akılcı bir biçimde yaklaşarak bu kitapların tarihi yönlerini, tezlerini ve hikâyelerini çürütmeye gayret göstermektedir.
Felsefe ve ilahiyat alanında kesinlikle okunması gereken, yazıldığı dönem de derin bir farkındalık yaratmış bir kitaptır Akıl Çağı.
Dostoyevski'nin 1846 yılında henüz yazarlığının başında kaleme aldığı, psikolojik çıkarımlara yer verilmiş ve insanı yoğun düşüncelere sürükleyen bir eserdir Öteki.
Dostoyevski bu eserinde Golyadkin üzerinden birey-toplum-devlet ilişkisini ele almakta, psikolojik tahlil ve insan davranışları üzerine olan yorumu ile okuyucuyu hayran bırakmaktadır.
Jakov Petroviç Golyadkin, kendisini ahlâklı, iyi ve dürüst biri olarak tanıtan fakat aynı zamanda insanları sürekli itham eden, kaypak, insanların kendisini hor görmesini kompleks haline getirmiş ve bunu kabul etmeyen Dissosiyatif kişilik bozukluğundan muzdarip bir insandır.
Dissosiyatif kimlik bozukluğu (DKP) çoklu kişilik bozukluğu olarak adlandırılmaktadır. Bir kişi de yani beden de birden fazla kişilik bulunma halidir.
Golyadkin, oldukça dürüst, saf ve iyi niyetli olduğunu düşünmekte, fakat öteki kişiliği alaycı, düzenbaz ve hilekâr. Dürüst ve maskesiz olduğu için toplumda yer bulamadığını düşünen, toplumun sahte kibarlığının kendisini teğet geçmesiyle, ruhunda derin bir yara açılan aynı zaman da zihninde kendi kendisinin tam tersi; açgözlü, toplum içinde sevilen, riyâkar ilişkilere girebilen, üç kağıtla işinde hızla yükselebilmiş bir ikiz yaratan bir karakterdir.
Dostoyevski bu durumu önce psikolojik bir rahatsızlık daha sonra ise bir çeşit ahlâk eğitimi olarak karşımıza çıkarmış ve bu karaktere kitabında yer vermesiyle psikoloji bilimine katkıda bulunmuştur.
Kitap 2013 yılında "The Double" adı altında sinemaya uyarlanmıştır.
Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından 1848 yılında komünist birliği programı olarak kaleme alınan, siyasete ilginiz bulunuyorsa severek okuyabileceğiniz bir kitap.
Komünist Manifesto, kapitalist sistemi eleştirmekte ve burjuvaların kurdukları üstünlükleri gözler önüne sermektedir. Kitapta akıcı bir dil kullanılmasının yanı sıra, güncel hayatta kullanmadığımız kelimeler fazlasıyla bulunmaktadır. Dönemin gelişmelerine ve tarihsel diyalektiğe getirdiği bakış açısı ise gayet tatmin edici düzeydedir.
Kitabın günümüzde ki etkilerinin büyük olmasının başlıca sebepleri ise; emperyalist düzenin tüm dünyaya yayılması, kapitalizmin tavan yapması ve ülkelerin kaynaklarının özelleştirilip satılması gibi sebepler gösterilebilmektedir.
Komünizmi yüzeysel olarak anlatan ve yayınlandığı günden bu yana en çok tartışılan ve en çok okunan, toplumsal ve siyasal metinlerden biri olmuştur.
İnandığınız ideoloji, düşünceniz, fikriniz ne yönde olursa olsun kitaplığınızda bulundurmanız tavsiye edilmektedir.
Distopya alanında yazılan, kara dörtleme olarak bilinen bir eserdir 1984.
Kitap Avrasya, Doğuasya ve Okyanusya adındaki üç ülkeyi içermesinin yanı sıra sadakati, itaati, yozlaşmayı, koşulsuz bağlanmayı ve savaşı konu almaktadır.
Aynı zaman da insanların yaşam tarzını, yönetim sistemini ve insanlara empoze edilen düşünceleri aktarmaktadır.
Bireyler arasında ki eşitliğin, bilinçlenmenin, özgürlüğün, bilimin, konuşma ve düşünce özgürlüğünün hayatımızda ne kadar önemli bir yer teşkil ettiğini fark etmenize referans olacaktır.
Eserde komünizmin yararlarını, zararlarını ve insana ne tür bir etki bıraktığından bahsedilmesinin yanı sıra otokrasi, devlet otoritesi ve tahakküm eleştirileri bulunmaktadır.
1984 insanı bilinçlendiren ve geleceği sorgulamaya iten bir romandır.
Distopik alanında ki eserlere ilginiz varsa "Fahrenait 451" ve "Cesur yeni dünya" isminde ki kitapları da mutlaka okumalısınız.
Jean-Paul Sartre'ın öğretmenlik zamanlarında yazdığı bir kitap'tır Bulantı.
Kitap'ta genel olarak bireyleri güçlü kılan ve toplum karşıtı bir düşünce hakimdir.
Kitabı okurken tam anlamıyla odaklanma sağlamanız gerekmekte. Bir anlık dikkat dağınıklığı birkaç sayfa geriye götürüp tekrar okuma mecburiyetinde bırakabilmektedir.
Kitap insanın iç dünyasına, kendisine ve dış dünyaya bulantı hissi ile bakması ile şekillenen belki biraz da nevrotik bir düşünceyi yansıtmakta olan günlük şeklinde ki yazılardan meydana gelmektedir.
Bu sebebiyetten ötürü roman olarak nitelendirilmesi yanlış olacaktır.
Keyifli okumalar.
Kesinlikle sakin bir zihinle okunması gereken ve bitirdiğiniz zaman maksimum verim alabileceğiniz bir kitap.
Kitabın konusu, bazen zarif bir kız bazen de büyüleyici bir erkek olarak görünen Seraphita'nın varlığı, çabaları ve uç noktaları, ana teması ise ikilemler ve karşıtlıklar üzerine kurulmuştur.
Eserde bir çok farklı duyguyu anımsamanız muhtemeldir. Çünkü çok yoğun lirikal bir anlatım kullanılmıştır.
Kitapta teolojik ve mitolojik öğeler bulunmakta. Balzac'in Seraphita aracılığıyla, mistik bir yolculuk sunmasının yanı sıra eserde çözümleyici ve felsefi incelemeler de mevcuttur aynı zamanda.
"Seraphita benim ustalık eserim olacaktır. Bir Goriot Baba hergün yazılabilir ama Seraphita gibi bir yapıt bir ömürde ancak bir kez ortaya çıkar."
- Balzac
