Alman Edebiyatının ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap listesinde olan ve dünya da okunması en zor kitaplar arasında ilk üç sırada yerini almış olan bu muazzam eseri iki kere okudum.
İlk okumam da yarıda bıraktım fakat ikinci okumam daha verimli oldu.Bir kere daha okunmayı hakettiğini ve bu okumadan sonra okumanın daha da verimli olacağını
"Küçük tutarsızlıkları araştırmak önemlidir" diyor dedektif ve ekliyor resmi bütün olarak görmeli ve şüphe hiçbir zaman eksik olmamalı...
İşinde başarılı olmasının sebebi de bu aslında.Çok iyi gözlem ve sorunun en derinine inerken önüne gelen engelleri geride bırakarak hedefe ulaşmak onun yaptığı en büyük başarı...
Psikoloji üzerinden devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum.Suçluya bunu yaptıran sebepler ise çocukluğunda yaşadığı travmaları,kini,intikam duygusu...
O yüzden suç oranları ayyukaya çıkıyor ve ölümler hiç eksilmiyor,yitirilen canlar,o ölen insanların yakınlarının dinmeyen acısı...
Ve yüzyıllarca süren ırk mücadelesi...Dünya gezegeninde nefes alıp veren tüm canlıların yaşama hakkının olduğunu kabul etmek zor olmasa gerek. Bu kabul edildiği takdirde sorunların çoğu çözülmüş olacağına inancım sonsuz.
" Aklından Bir Sayı Tut" serisinin altıncı kitabında yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi zekasına,kurgusuna karakterlerini bu derece derin şekilde anlatmasına ve adrenali hep en üst seviyede tutabilmesine hayran kaldım.
Beyninizin rutin düşüncelerden uzaklaşması ve dinlenmesi için okunması gerektiğini düşünüyorum. Seriyi takip ederek ve sırasıyla okunmasında fayda var elbette.
Sevgiler.
Öykü şöleninin içinde buldum kendimi...
Bana bütün duyguları aynı anda yaşatan canım yazar ruhun şad olsun...
Tabii yasaklanır kitapların çünkü halkı gerçeklerle yüzleştiriyorsun.O yıllarda sana kulak veren olsaydı üzerinden seksen yıl geçmiş olmasına rağmen aynı şeyleri hala yaşıyor olmazdık.
Çok acı!..1945 yılında yazılmış olan öykülerin yıl 2024 yıl olmasına rağmen hala aynı şeyleri yaşıyor olmak bir arpa yol gidememizin büyük kanıtıdır.
İleri görüşlü Canım Ali... Bir böbrek hikayesini anlatırken 1945 yılında,hastaya hasta olarak değil de müşteri olarak görülmesini, Hakkımızı yedirmeyiz hikayesini anlatırken,mücadelenin nasıl olduğunu,bir Sırça Köşk masalını anlatırken aslında günümüz dünyasında "Sarayı" ve saraylıları nasıl beslediğimizi anlatmışsın sen. Sırça köşk masalı ile finali yapmışsın fakat bize günümüzü anlatmışsın...
Sırça Köşk= Türkiye Sarayı !...
Okuyan halk sorgulayan,empati kuran,karşılaştırma yapan halktır.Okuyan halk özeleştiri yapan halktır.
Sadece bu hikayenin dahi okunması gerektiğini düşünüyorum.
Sevgiler.
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,8bin okunma
Kadın; beş harftir görünürde fakat özüne indiğimde ne çok anlam barındırır içinde...
Kadın; kelimesini saymak istesem kelimeler mutlaka eksik kalır...Bunları tek tek sıralamak istememe sebebim eksik kalmasını istemediğimdendir haksızlık yaparım gibime geliyor bu da yakışmaz kadınlara...
İspanyol Edebiyatının kıyıda köşede kalmış keşfedilmemiş
Düzensizlik bir sorun değil yan etkidir.Yan etkiyi tedavi etmeye uğraşmak hastalığı iyileştirmez.Bir enfeksiyonu sadece ateşi düşürerek tedavi edemezsiniz.