Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Ceren Ural
Ceren Ural
@Epilyan
242 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Fikri nasıl buluruzdan önce fikri tanımlayabilmeliyiz.
Fikir nedir? Bir fikri nasıl tanımlarsınız?
Fikir eski unsurların yeni bir bileşimidir.
Bir insanın yeni bir fikri yakalayabilmesinin tek yolu vardır der Francis H. Cartier, sahip olduğu iki ya da daha çok fikri yeni bir bütünsellik oluşturacak biçimde birleştirmek ya da bütünleştirmek. Bunun yolu da, bu fikirler arasında o zamana kadar farkına varmadığı ilişkiyi bulmaktan geçer. Peki bu ilişkiyi nasıl buluruz? James Webb Young, Helmholtz, Charles S. Wakefield fikir üretimi üzerine çalışmış bu insanların hepsi genel anlamda bir fikre erişmek için atacağımız adımlarda hemfikirler. Hazırlık, kuluçka ve aydınlanma. Bu zihinsel aşamaların ısrarla uygulanması halinde zihnin alacağı son hal çok etkileyici. Bilinçaltının sorun çözücü yanının üstüne basmak fikir bulma konusunda önemli. Yazar fikir bulmada zihnin işleyişinin mükemmelliğini örneklerle pekiştiriyor. Önce öğrenmek sonra öğrendiklerini unutmak, sorunu uyutmak onu bilinçaltında çözüme yollamak, en son fikri hayata geçirmek konularını ayrıntılı işlemesiyle zihne kondüsyon katmanın rehberliğini yapıyor. Fikirsever olmak, meraklı olmak, farklı bakış açılarını kavrayabilmek için zihnini tekniklerle eğitmek fikri bulma yolunda önemli adımlar. İşe yarar fikirlere ulaşmak için doğru soruyu sormak gerekir onun için de bakmak ve görmek arasındaki derin farkı kavramak çok önemli. Unutmayalım ki beyin gevşemesi gereken bir kas değildir, iş işi , çaba çabayı, fikir de fikri yaratır. Gemileri yakın… Dünyada hiçbir şey ısrarcılığın yerini tutamaz der yazar.
Toplum dışı insanın, kirli gerçekliklerini konu alan bu eserde sevgiden çok uzak, günübirlik yaşayan, alkolizmin kucağında pışpışladığı, hiçbir toplumsal etiğe ve ahlaki normlara uymayan, birbaşına, savruk, belli bir tarzı olan bu tarzının ekmeğini kadınlarla yiyen faydasız, niteliksiz bir adam. Yaşama dair yazmak ve içmekten başka pek bir tutkusu olmayan ve yalnızlıktan beslenen bir karakterle iç içe kalıyorsun.
Eserde sevgisizliğin yarattığı kimsesizlik, Hank’in hayatındaki koca bir boşluk gibi.
İnsanı kendi adaleti peşinde koşturur. Aykırı olduğu bütün ideolojiler kullanarak anarşiyi yaşayabileceğini kabul eder. Toplumların, kültürlerin, dinlerin ahlaki değerlerini yıkar, kendine göre ahlaki öğütler sıralar. İnsan ilişkilerini yasalarla değil karşılıklı rızaya dayalı sözleşme çerçevesinde belirlenmesini savunur. Evliliği ev arkadaşlığına indirger. Grup sex’i meşrulaştırır. Bunu da değerleri ve kalıpları yıkarak özgürleşeceklerine inandıkları için desteklerler. Küreselleşmeye, terörü bahane ederek baskıcı hale gelen devlete karşıdır, bunun yıkımının en önemli adımının parçalara bölmekten geçtiğini savunur bunun için federe yapıyı kurmayı hayal eder. Markscı kurama benzerdir, onun yerini alabileceğine, küresel kapitalizme karşı eleştirel yeni düşünceler dizgisi olduğunu savunur. Anarşist kendinin ikilem içinde olduğunu bilir. O toplumsal varoluşun kendine sunduğu maddesel tinsel olanaklara karşı çıkışının kesin bir zaferle sonuçlanmayacağının ayrımındadır. Anarşist sonunda amacına, yıkmak istediği kültürün bir yapıcı öğesi olarak ulaşmış olur. Böylelikle anarşizm, kuramsal olarak kendi içinde çelişkili görünüm sunar.
