Her iki ruh halinin de kendine özgü bir duygusal karakteristiği olduğunu fark etmişti: Abartılı olanın köşeleri keskindi, kibir ve yalnızlığın yanında huysuzluk ve alınganlık da taşıyordu. Diğer durum ise aksine yuvarlak, yumuşak hatlı ve hoşgörülü.
Bunlar kesin ve tanımlanabilir duygular, diye düşündü Breuer, ama aynı zamanda mütevazı duygulardı. Peki ya daha güçlü duygular ve onlara yol açan ruh hallerinde nasıl olurdu acaba? Bu daha kuvvetli duyguları kontrol etmenin yollan var mıydı? Bu, etkili bir psikolojik terapiye götürmez miydi insanı?
"Evlilik ve ona eşlik eden sahip olma duygusu ve kıskançlık, ruhu tutsak eder. Bunlar benim üzerimde asla egemenlik kuramayacak. Doktor Breuer, ne kadın ne de erkeğin artık zayıflıklarıyla birbirlerine zulmetmeyecekleri günlerin geleceğini umuyorum.”
Breuer çevresine bakındı. Kafede oturanların çoğu kahvaltılarını bitirip gitmişti, oysa kendisi Bertha’dan tamamıyla uzak diye geldiği bu yerde oturmuş, yaşamına onun gönderdiği şaşırtıcı bir kadınla konuşuyordu. Birden iliklerine kadar ürperdi. Bertha’dan kaçmanın bir yolu yok muydu?
Sizden iyileştirmenizi istediğim Nietzsche’nin bedeni değil, ümitsizliğidir.”
“Fakat Frâulein, eğer tıbbi bir tedavi uygulamayacaksam ve dostunuz sağlığını bozacak kadar ümitsizliğe düşmüşse, ne yapılabilir? Hastalıklı bir zihni tedavi edemem.”
Ne zaman karşımda usta bir zekâ olsa böyle kendimden geçerim. Belki de kendime örnek alacak birilerine gereksinim duyduğumdan; belki de sadece onları bir araya getirmekten hoşlandığımdan. Ama biliyorum ki sizin derinliğinizde ve çapınızda biriyle konuşmak kendimi çok ayrıcalıklı hissetmemi sağlıyor.
“Kendisini sık sık ‘ölümünden sonra tanınacak filozof diye tanımlar; henüz dünyanın tanımaya hazır olmadığı bir filozof... Gerçekten de yazmayı düşündüğü yeni kitabı bu temayla başlıyor; bilgelikle dolup taşmış bir kâhin olan Zerdüşt, insanları aydınlatmaya karar verir. Fakat kimse onun sözlerini anlamaz. Kâhin için henüz hazır değillerdir, o da fazla erken doğmuş olduğunu fark ederek kendi yalnızlığına döner.”
Doktor Breuer, neden benden bu kadar korkuyorsunuz?” Bundan sonra onun doktoru olmayacağını söylediğinde Bertha’nın verdiği yanıtı da anımsıyordu: “Bekleyeceğim. Siz her zaman benim hayatımdaki tek erkek olacaksınız.”