“Kaçımız, ne için oy verdiğimizi bilecek kadar kültürlüyüz? Bir toplum görüşü için oy vermiyoruz, daha çok bir medya imajına oy veriyoruz… Ya da daha da kötüsü, bir aile geleneğine uyarak oy veriyoruz!”
“Saf çaresizlik, o kadar özel sorular üretir ki ideolojiye yer kalmaz… İdeolojik dolandırıcılık, insanları ortada bir gerçek olduğuna ikna etmeye bağlıdır. Uygun bir şekilde yoğrulabildiğinde, gerçekliğin hiçbir önemi kalmaz. Ve yine de sokaklar ya da yayılmakta olan kanser hücreleri, parti siyaseti veya borsa ile ilgilenmez. Hiç şüphesiz birçok insan, sanatın da en az bunlar kadar önemli olduğu fikrine karşı çıkacaktır ama yanılıyorlar… Hiçbir mantık tarafından engellenmeksizin sanat, değerli olan şeyleri özgürce görebilmemizi sağlar…”
“Onu hatırlatacak bir şeyler kalsın istemiyor musun?”
“Hatırlamam gereken her şey, kafamın içinde. Çekmecelerde yer kaplayacak daha fazlasına ihtiyacım yok.”
“Hepimizin acıya, kedere ve eksik kaldığımız şeylere verdiğimiz tepkiler farklıdır. Bazı insanlar bu boşluğu doldurmak için uzun uzun konuşur, tartışır ya da çeşitli teoriler üretir. Kimileri ise tam tersine, çalışkan bir çocuğun matematik problemine odaklanışı gibi sessiz kalır. Bende ise, yoğun acılar uyuşturucu etkisi yapıyor. Konuşsam da sessiz kalsam da, bir tarafım boş kalıyor. Duygularımın aniden yok oluşu, sanırım kişisel olarak geliştirdiğim bir tür savunma mekanizması. Bu şekilde, hayata devam edebiliyorum. Bir yanım diğer insanlarla kaynaşıp ilişkiye girip hayatın rutin akışına devam ederken diğer yanım, seyircilerden uzak bir şekilde gizli gizli kendi cehennemini yaşıyor.”