Bazı insanlar bence yazmak için yaratılmış. Sanki yazmasa hayatımızda eksikliğini hissedecekmişiz gibi. Sema Soykan benim için öyle. Çünkü her kitabını gördüğümde heyecanlanıyorum. Bir kavuşma gibi sanki. Nitelikli bir okuma keyfi verdiği kadar, araştırmacı kimliği ile bizlere tarihten önemli kesitler de sunuyor. Hem merak edip bitsin hem de hiç bitmesin istiyorsunuz okurken.
Kilit Taşı aşkın, tarihin, intikamın, geçmişin romanı. Nil, Zekiye ve Berfin'in hayatının kesişimi. Birbirlerine destek oluşlarının, ayağa kaldırışlarının ve vefanın hikayesi. Aynı zamanda Nil ve Demir'in, Ziya bey ve İnci'nin, Zekiye ve Kenan'ın aşkını anlatan ve bu aşk uğruna vazgeçilen, göze alınan veya alınamayan şeyler, pişmanlıklar, iyikiler...hepsi bu güzel romanda.
Aşk romanı gibi başlasa da ağırlıklı olarak kadınlar, kadın hakları ve bunun tarihçesi, kadının tarih boyunca katettiği ya da katedemeği yollar hikayenin içine ustaca serpiştirilmiş. İntikam hissi ile girilen yolda Zekiye ve Berfin'e yaklaşan Nil, belki de hayatında tüm eksik parçalarını buluyor bu hikayede.
Daha fazla detay yazmayacağım. Lütfen alıp okuyun bu kitabı. Eğer Sema hanımın kalemi ile de tanışmadıysanız mutlaka geç olmadan tanışın. Tavsiyem üzerine kim okumaya başladıysa hep çok sevdi. Sizin de seveceğinize eminim.
Keyifli okumalar dilerim...
Unutmayın, cesaret sadece korkuyu yenmek değil, başkalarının çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne koyabilmektir. Cesaretin olduğu yerde esaret uzun süre yaşayamaz.
Bir toplum, cinslerinden yalnız birinin yüzyılımızın getirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun başarısızlıklarının sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.
Zamanında telafisi yapılmayan hatalar, pişmanlık olarak ömrünün sonuna kadar peşini bırakmıyor. Bazı yaraların izi yaradan daha fazla acıtıyor insanın canını.