Şeyma

Genç dava adamı insanlara neyi teklif ediyorsa onu ilk önce kendi şahsında yaşayan adamdır. Çünkü söylediğini yaşamayanların, tebliğ ettiklerini temsil edemeyenlerin yaptığı çalışmaların, hedefine ulaşması beklenemez. Muhataplara sunulan teklifler, teklif eden tarafından harfiyen uygulanmadığı takdirde istenilen başarı elde edilemez. Vermeyi teklif eden; ama kendisi bir şey vermeyen, çileyi teklif eden; ama rahatı ve konforu seçen, eleştiren; ama elini taşın altına koymayan insanların, muhatapları üzerinde etkili olması mümkün değildir.
Reklam
Şeyma tekrar paylaştı.
Dava adamı, görüldüğünde malı, makamı, dünyayı değil, Allah'ı ve ahireti hatırlatan adamdır. O zamana ve şartlara göre değişen değil, değiştiren adamdır. Girdiği ortamların rengini alan değil, o ortamlara İslam'ın rengini verendir. Efendimiz'e (s.a.s) "Ey Allah'ın Resûlü! Allah'ın velileri kimlerdir?" diye sordu. Hz. Peygamber şöyle cevap verdiler: "Gördüklerinde insana Allah'ı hatırlatan kimselerdir."
Şeyma tekrar paylaştı.
Allah'ın emir ve yasaklarını ne kadar dikkate alıyoruz?
Eşimize karşı davranışlarımızda, anne-babalarımızla münasebetlerimizde, akraba ve komşuluk ilişkilerimizde, çocuk eğitimimizde Allah'ın emir ve yasaklarına ne kadar değer veriyoruz? Evimize giren kazancın, mutfağımıza giren gıdaların helalliği konusunda, faizden, haram lokmadan, kul hakkından ve haksız kazançtan uzak durma konusunda

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şeyma tekrar paylaştı.
Hz. Ömer (r.a), halifeliği sırasında Şam'a gitmişti. Kendisini karşılayanlar arasında valiyi göremeyince etrafına toplanan şehrin ileri gelenlerinden, "Kardeşim Ebû Ubeyde nerede?" diye sorduğunda, "Şimdi gelir." dedi. ler. Az sonra da Ebû Ubeyde geldi. Hz. Ömer (r.a), valisinin yaşantısını görmek istiyordu. "Haydi kardeşim, sizin eve gidelim" dedi. Birlikte eve gel. diler. İçeriye giren müminlerin emîri, evin içinde kılıcı, zırhı ve birkaç parça da ev eşyasından başka bir şey göremedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a), "Senin bunlardan başka bir şeyin yok mu?" diye sorunca, Ebu Ubeyde (r.a), "Bunlar benim ihtiyacım için kâfidir." diye cevap verdi. Hz. Ömer (r.a), "Misafirine bir şey ikram etmeyecek misin?" diye sorunca, Ebu Ubeyde kalkıp eski bir küp getirdi. İçinden kurumuş ekmek parçaları çıkarınca gözleri yaşla dolan Hz. Ömer (r.a), "Ey Ebû Ubeyde! Vallahi sen hariç dünya hepimizi değiştirdi" diyerek ağlamaya başladı. Allah onlardan razı olsun! Hiçbir şey onları değiştiremedi. Onlar yokluk içindeyken de takvalı yaşadılar. Varlık içindeyken de takvalı yaşadılar.
Dava adamının değeri Allah'ı razı etme çabası kadardır. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: "Kim Allah katındaki değerini öğrenmek istiyorsa o, Allah'ın kendi hayatındaki değerine baksın. Kişi Allah'ı ne kadar tazim ederse (emirlerine ne kadar değer verirse) O'nun katındaki değeri de o kadardır" Yani Allah'ın emirlerini yerine getirmek için gösterdiğimiz gayret, harcadığımız zaman, çektiğimiz çile ne kadarsa o kadar değerliyiz. Allah'ın haramlardan kaçınmak için gösterdiğimiz titizlik, sergilediğimiz hassasiyet ve ciddiyet ne kadarsa o kadar değerliyiz.
Reklam
5,1bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.