Trakya’ da Kırklareli’nin 58 Km. kuzeydoğusunda Demirköy İlçesi Sarpdere Köyü yakınlarında yeşilin her tonunu görebileceğiniz bir ormanın içinde, ikinci Jeolojik zamanda (Günümüzden 180 milyon yıl önce) oluşmuş bir mağara vardır. DUPNİSA.
2003 yılında turizme açıldı o mağara. Daha önce mağara gezenler varsa bilirler. Milyonlarca yılda damla damla
Dedi ki:
- ( Birisi bir Hristiyan'dan, "Allah'tan başka ilah yoktur ve İsa Allah'ın elçisidir" sözünü işitiyor ve kabul etmiyor. Diyor ki, "bu söz Hristiyan'ındır!"... Üzerinde durup düşünmüyor ki, o Hristiyan bu sözü söylediği için mi kâfir oluyor, yoksa Allah Sevgilisi'nin Peygamberliğini inkar ettiği için mi?... Eğer bu Hristiyan'ın kâfir olması Hazret-i Peygamberi inkâr ettiğinden dolayı ise, küfrünü icab ettiren bu sözünden gayrı diğer sözlerinin de mutlaka yanlış olması icab etmez; doğru bir sözü de pekala söylemiş olabilir. İşte bu, aklı zayıf olanların adetidir.)
Her dudakta aynı rezil şikayet: Yaşanmaz bu memlekette! Neden? Efendilerimiz rahatsız eden bu toz bulutu, bu lâğım kokusu, bu insan ve uğultusu mu? Hayır. Onlar Türkiye'nin insanından şikayetçi. İnsanından, yani kendilerinden. Aynaya tahammüleri yok. Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır.
Hoca öğretmen oldu, talebe öğrenci. Öğretmen Öğretmen ne demek? Ne soğuk ne haysiyetsiz ne çirkin kelime. Hoca öğretmez yetiştirir, aydınlatır, yaratır. Öğrenci ne demek? Talebe isteyendir; isteyen, arayan, susayan.
Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı. Bir kanat darbesiyle Olemp, bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşurdum çağdaşlarımla. Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot'un İspanya' sıydı, Emma Bovari'nin yaşadığı şehir. Sonra Balzac çıktı karşıma, Balzac'ta bütün bir asrı yaşadım, zaman zaman Voltren oldum, Rastinyak oldum. Dört bin kahramanda, dört bin kere yaşamak.