Merhabalar gerilimden, polisiyeden, kişisel gelişimden uzaklaşma zamanım geldi diye düşündüm ve kendimi çok güzel bir dünyaya saldım. Şunu belirtmeliyim ki tek kitaplık bir macera sizi beklemiyor oldukça uzun soluklu bir seriyle karşı karşıyayız ve bu daha Lanetli Kalp’in ilk kitabı.
Yaş skalası olarak çocuk kitabı olarak görünse de açıkçası ben zevkle okudum. Çocuklarının temiz içerikli kitaplar okumasını isteyen ebeveynler de kendisi de okuyabilir, hem de hiç sıkılmadan.
Fantastik türündeki kitabımızda, gezip dolaşacağınız çok güzel diyarlar var. Çise adında küçük bir kahramanımız var ve bir gün yaşadığı bir olayla birlikte fantastik dünyanın kapıları ona açılıyor. Hem tehlikeli hem gizemli bu maceraya Çise ile birlikte çıktığım için mutlu oldum. Lanet etrafımızı sararken karşımıza çıkan engellerden kurtulmaya çalışmamız beni günlük hayattan uzaklaştırdı, e ben de buna bayıldım.
Açıkçası daha serinin ilk kitabı olduğu için diyarlar ve konu hakkında detaylı bir açıklama yapmayı düşünmüyorum. Çünkü ben de daha yeni yeni tadına varıyorum ve macera bitmiş değil. Bu yüzden yazarın dilinden bahsetmek istiyorum. Yazarın, oldukça yalın ve kolay okunabilir bir kalemi olduğunu düşünüyorum. Akıcılıkta eklenince bir çırpıda okunuyor.
Lanetli KalpOytun Demir · Perseus Yayınevi · 202316 okunma
İhtiyacım olan sadece fantastik okumakmış... Bundan önceki okuduğum kitaplarda süreklilik sağlayamıyordum ama bu resmen su gibi aktı. Açıkçası puanı 8 vs. olunca "ehh" diyebileceğim bir kitap falan derim diyodum. Ama ben bayıldım kitaba Yaratılan evren, karakterler vs. keyifle okudum. Çok smut sahneler vardı. İlk kitap olmasına göre bir tık fazlaydı sanki.. Sürükleyiciliği, kurgusu, karakterlerin uyumu çok güzel işlenmiş. Hemeen 2.kitaba başlayacağım. Çokk heyecanlı yerde bitti çünkü
Ateşin VaadiAmanda Bouchet · Yabancı Yayınları · 20221,078 okunma
Yer yer şaşırtan bir kitap. Fakat 500 sayfa anlatmak zorunda mıydı yazar bilemiyorum. Belki daha kısa sürede olayları toparlayabilirdi. Kendini kaptırmış biraz yazarken. Fakat fena kitap olduğunu söyleyemem.
Siyah KanJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 201512,2bin okunma
İngiltere'nin Doğu Akdeniz stratejisi, herhangi bir düşman filosunun en az bin deniz mili uzaktan hareket etmiş olacağı varsayımına dayandırılmaktaydı. Böylece kim gelecekse gelsin, Cebelitarık ve Malta'da konuşlu İngiliz donanması düşman filosunun önünü istediği yerde kesebilme kabiliyetini elinde bulundurabilmekteydi. Fakat Almanya ve Avusturya'nın gizli müttefiki olan, nitekim muhtemel pozisyonu hakkında İngiltere'nin her zaman kuşku duyduğu İtalya'nın Ege'de ayak basacak bir yer bulması halinde bu hesap tutmuyor, İngiliz Akdeniz filosu Malta'dan yola çıkıp yetişinceye kadar İtalyan savaş gemileri Mısır ve Doğu Akdeniz'deki İngiliz çıkarlarını tehdit edebilecek pozisyonlara ulaşabilyorlardı. İngiltere, bu sebeple hem İtalya'yı Ege'den çıkarmak hem de adalar yakın gelecekte ya Almanya ya da Rusya'nın güdümüne gireceğini düşündüğü Osmanlılara iade etmek yerine kendi yörüngesinde tutabileceğini hesapladığı Yunanistan'a geçirmek, bir bakıma bu en stratejik adaların kendi kontrolünde kalmasını sağlamaya çalışıyordu. Osmanlı açılımını akim kılmasının bir nedeni de budur.
Entelektüel olsun olmasın, herkes konuşma ve dinlenme hakkına sahipti, yeter ki bir grubu temsil etsin, bir durumu, bir adaletsizliği dile getirsin. Kadın olarak, eşcinsel olarak, sınıfsal olarak, tutuklu, köylü ya da madenci olarak bir şey yaşamış olmak, ben diye konuşma hakkı veriyordu. Kendini kolektif aidiyet içinden düşünmek büyük coşku yaratıyordu. Fahişeler arasından, grevdeki işçilerden, kendiliğinden sözcüler çıkıp seslerini yükseltiyordu. Lip işçisi Charles Piaget, felsefe sınıfında öğretmenlerin gına getirene kadar anlatıp durduğu aynı isimdeki psikologdan daha ünlüydü (günün birinde bu ismin ne onu ne diğerini, sadece kuaförlerde karıştırdığımız dergilerdeki lüks mücevher markasını çağrıştıracağını bilemezdik).