İnsanların düşüncelerinin çoğu, dinler ve kanunlar gibi, eskiden beri süregelen inanışlara dayanır. Herkesin konuştuğu gibi konuşmayı öğreniriz, herkesin düşündüğü gibi düşünmeyi de tanıtma örgüsü ile birlikte benimseriz; içimize yerleşen bu sağlam örgüyü artık sarsamayız, doğruluğundan şüphe edemeyiz. Tersine herkes bu dışardan gelme inanışı elinden geldiği kadar berkitmeye çabalar.