Gönderi

402 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
5. Durak: Mahpus Proust'un kayıp zamanının beşinci durağında Albertine'in Mahpus'luğunu okuyoruz. Tümüyle sahip olmayı arzuladığı kadını kendi dünyasına hapsedişini, onunla birlikte kendi hapsolmuşluğunu, sahip olma dürtüsünün insanın hayatını nasıl çekilmez hale getirdiğine şahitlik ediyoruz. Hayatın sıradan akışını tüm sıradanlığı ile aktaran bu adam size her şeyden çok anlamayı öğretecektir. Belki de insanın bir şeyi anlaması için olayları tüm sadeliği ile ele alması yahut da bu şekilde aktarılması gerekmektedir. Kitabın her hangi bir sayfasını açıp okumaya başlamak size yarım yamalak okumuşluk hissi katiyen vermez. Proust'u mükemmel yapan bu sıradanlığın yarattığı kusursuzluğudur. Proust'un kitaplarında aşkı buldum demek büyük bir yanılgı olur. Çünkü Proust aşktan çok sahip olmayı sever. Ufkumuzu genişleten, sahip olduklarımız yahut olamadıklarımız hakkında kafa yordurtan bu eser sahipliğin mutlak suretle bir bedelinin olduğunu empoze eder. Bir kadına- erkeğe sahip olmanın mutlak karşılığı sizin de ona ait olmanızdır. Bir kadın yahut erkeğin bedenine sahip olmak onun tümüyle size ait olduğunu göstermez. Çünkü insan yalnızca bedeniyle varolmaz hayatta. İnsan düşüncedir, kalptir, ruhtur. Kalbiyle ve aklıyla size ait olmayan birinin bedenine sahip olmak ne sizi ne de o kişiyi mutlu eder. Dış dünyada görüp beğendiğimiz, hayran olduğumuz, belki tutulduğumuz kişileri, büyük bir tutku ve sahip olma duygusuyla elde ettiğimizde, bizim hayranlığımıza sebep olan özelliklerini başkalarınında görüp etkilenip onun rüzgarına kapılması riskini göze alamadığımızdan onu bu özelliklerden arındırmaya çalışırız. Tüm bu özelliklerden arındırdığımzda ise hiç de kıymet vermeyeceğimiz boş bir beden kalır geriye. Bu çabamız ilişkilerdeki sorunların da temelini oluşturur. Karşımızdaki kişi buna gösterdiği direnç süresince gözümüzde kıymetli olmaya devam edecektir çünkü zihnimizde kaybetme olasılığı devam ediyor olacaktır. Buradan yola çıkıcak olursak ilişkilerde teslimiyet ve uyum bir nevi ilişkinin temeline konulan dinamit gibidir. Evlilikler de bir nevi Mahpus'luktur. Eşinizin tümüyle size ait olduğunu bilmek, istediğiniz gibi şekillendirebilmek, yönetmek, itatini kazanmak insana huzur verir lakin keşfetmek merakı köreldiğinden ve mücadele son bulduğundan şevkiniz söner heyecan bunalttıcı bir bıkkınlığa ve ezbere dönüşür. Peki bunun önüne geçmek mümkün müdür? Bence mümkündür. İnsan kaybetme korkusundan hata yapar, karşısındakinin tüm isteklerine boyun eğdiğinde onu elinde tutacağına inanmak ne büyük yanılgıdır. Tam da onun istediği şekli aldığınızda onun gözündeki ışığın söndüğünü ve başka ufuklara yelken açtığını görürsünüz. Sorunun kaynağını bulmak için giriştiğiniz mücadelede başkalarının gözünde sizi mükemel eş yapan teslimiyetin sizi eşinizin gözünde sıradanlaştırdığını farkedersiniz. Bana göre evlilikte mesele dengede olmaktır daha pek çok şeyde olduğu gibi. Ne tümüyle zıtlaşmak ne de tümüyle teslim olmak gerekir. Elbette ki kitapta bir evlilik mevzu bahis değildir ama ilişkileri de aynı perspektiften ele almak doğru bir yaklaşımdır. Sevgili Albertine'den öğrenebileceğim pek bir şey yok ama Proust gibi bir adama denk gelmeyi isterdim. Hele Swann gibi bir adama denk gelmeyi daha çok isterdim. Sınırsız merakım ve bilgiye olan köleliğim yüzünden bu derya deniz adamlara sabrımın son zerresini dahi feda edebilirdim. Ben yoluma devam ediyorum sevgili okur bakalım Albertine nereye kaybolmuş. Keyifli okumalar.
Mahpus
MahpusMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20231,143 okunma
··
272 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Dizileri sadece güzel kadın ve karizmatik erkekler sebebiyle değil, yıkadığım bulaşık üzerine yorgun bedenim içinde çalıştırmadan eğleyeceğim beynimi hiçe sayarak da izlerim..Onlardan biri de Kiralık Aşk dizisi idi..Bir Albertine Kayıp Albertine Kayıp repliği bazı sahnelerde tekrarlanıp duruyor belli ki kitap ama dizi o kadar da kitabın ne olduğunu araştırmak isteyecek merakı uyandırmamıştı çünkü kitaplar Dünyasının kapısını kapattığım zamanlarımdaydım.Demek Defne’nin kucağında okurken uyuyakaldığı Albertine Kayıp bir Proust kitabıymış..Diyorum işte,hayatta karşılaştığımız ve belli aralıklarla tekrar be tekrar karşımıza çıkan motifler boşuna değil aynı halının motifleriyiz ki algıda seçicilik yeteneğimizle bizim gelişmemize katkıda bulunacak olanı görebiliyoruz zamanı geldiğinde.. Proust okumaya hazırlanıyorum☺️ İncelemelerin içeriğine bakınca kabullendiğim ( ama hiç kolay olmadı bu süreç)sonunda yaşantılarımla kabullendiğim gerçeklerden bahsediyor gibi görünüyor Emeğine sağlık ,akıcı ve okurken dinginlik hissi veren bir dille incelemişsin çok sevgili caaanımm @FatmaErarslan🤗👏🏻
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Hocam öncelikle çok teşekkürler okuyup bir de üstüne böyle uzun uzadıya yorumladığınız için çok kıymetlisiniz... Serinin haricinde Albertine Kayıp kitabı dizinin o bölümünden sonra ciddi bir satış tiraji yakalamış şaşılacak şekilde. Popüleriteden etkilenen bir toplumuz malum ama araştırılıp bir serinin kitabı olduğuna bakılmadan gidilip alınmış. Yine de bu güzel bi şey esasen, dizi kültürünün yaygın olduğu toplumumuzda dizilerin içinde yer alan sahnelerle okuma şevki kolaylıkla aşılanabilir demek ki. Ama insanlar dizi izleyeceğine kitap okumayı tercih ederse bu görsel basının elbette işine gelmez. Bu sebepledir ki bundan ihtiyatla uzak duruyorlar.
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Beğeni sayısını 60 görünce içimde uyuyan Tokatlı nedensizce mutlu oldu :)))
Sezen Dursun okurunun profil resmi
İncelemen ölçülü ve samimi olmuş. Emeğine sağlık Fatmacığım 👍👏
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Sezencim okuduğun ve yorumladığın için...sevgiler
Orhan Gazi okurunun profil resmi
Evlilikle ilgili durum tespiti,çözüm önerileri ve sonuçlarını çok başarılı bir şekilde dile getirmişsiniz.sizden evlilik terapisti olurmuş :) emeğinize sağlık
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Aay buna güldüm Orhan kelin ilacı olsa kendi başına sürermiş...Çok sağol yorumun ve paylaşımın için...cansın...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.