Kül olmadan bitmez hiçbir aşk...
İnci Öztürk' ün Sâye-i Nar-ı Cüda isimli romanını okudum. Akıcı bir dilde yazılan kitabı sıkılmadan bitirdim. Şiirsel bir anlatımı olan yazarın bölüm sonralarına Dostoyevski, Tolstoy, Kafka ve Nietzsche' nin bölüm içeriğine uygun anlamlı sözlerini eklemiştir. Romanda roman kahramanın içsel seslerini dile getiren şiirimsi kesitler yer almaktadır.
Özet olarak;
Doğu Karadeniz Bölgesi' nde yaşanan iki balıkçı arkadaş Cemil ile Tekin' in arasında alacak-verecek konusunda bir tartışma çıkar. Bir balıkçı teknesi üzerin de yaşanan itiş kakış esnasında istemsiz de olsa Tekin, Cemil' i ağır yaralar ve öldü şüphesine kapılır ve denize atar. Tekin yaşanan olaya kaza süsü verir. Ancak bu olaya küçük oğlu Ahmet şahit olur ve hemen annesine kavgayı ve Cemil' in akıbetini anlatır. Cemil ölmüştür ve cesedi bir zaman sonra bulunur. Yapılan soruşturma sonucunda ne kadar inkar etse de oğlu Ahmet' in gördüklerini itiraf etmesiyle cinayet netlik kazanır. Tekin' e hapis cezası verilir.
Aradan zaman geçer. Cemil' in kızı Zeynep ve eşi hayata tutunmaya devam eder. Annesi Zeynep' ten babasını katleden kişiyi uzun yıllar sır gibi saklar. Zeynep okumaya meraklıdır ve çalışkan öğrencidir. Babasını katleden Tekin'in tek oğlu Ahmet ile arasında aşk başlar. Ancak her iki aile bu durumdan çok rahatsızdır. Annesi Zeynep' e Ahmet ile görüşmeyi bitirmesini özellikle ister. Hapiste olan Tekin bile bir mektup yazarak bu görüşmelere son vermesini önemle ister. Zeynep ile Ahmet'in arasında ki bağ o kadar kuvvetlidir ki söylenenlere kulak asmazlar. Yalnız Ahmet' in içinde büyüyen bir sıkıntı vardır. Cinayeti işleyen babası ve buna tanıklık edende kendisidir. Bunu Zeynep' e açıklayamayacak haldedir. Bu arada Zeynep üniversite bitirip öğretmen olmuştur.
Cezası biten Tekin memleketine döner. Israrla Zeynep ile Ahmet' in ayrılmasını ister hatta evlerine baskın yapar. O sırada Zeynep ve Ahmet' te oradadır. Tekin, Zeynep'in yüzüne karşı her şeyi açıklar. Cemil' i kendisi öldürdüğünü ve Ahmet' in de tanık olduğunu söyler. Zeynep bunları duyunca Ahmet' e karşı büyük bir hayal kırıklığı duyar. Ve ayrılık başlar... Bu baskın ve kavganın heyecanına dayanamayan annesi kalp krizi geçirir ve vefat eder. Bu Tekin' in, Zeynep' in ailesine vurduğu ikinci darbedir.
Zeynep, yaşanan derin acılarını gömüp Batı Karadeniz Bölgesin' nde bir ilçeye tayin olur ve okulda öğretmenliğe başlar. Zeynep, idealist bir öğretmendir. Kitaplara çocukluğundan beri düşkündür. Okul için bir kütüphane kurmak ister ve başarır. Kendisi de boş kaldıkça sürekli yazmaktadır. İçine bir deftere döker.
Memleketinde yaşanan o olaydan sonra Ahmet' de evini terk eder. Rastlantı denilen bu olsa gerek ki; Zeynep'e yakın bir muhitte balıkçılık yapmaktadır. Zeynep' in öğrencisi olan mülteci bir ailenin kızı vesilesiyle Ahmet ile yeniden yolları kesişir. Ama Zeynep, onu ne kadar çok sevse eski Zeynep değildir. Ailesini iki kere yıkan bir adamın oğluyla bir daha yan yana gelmek istemeyecektir.
Romanın finalini buraya özet düşmek istemiyorum. Merak edenler yazarın kitabına bakmalarına tavsiye ederim.
Teşekkürler İnci Öztürk . 
