Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Necip G. isimli okurun asıl gönderisini gör
Metin T. okurunun profil resmi
Necipciğim,aslında OK'in soyadı Öğütçü'dür. Çok fakirlik çekmiş. Bir ara Balat'ta oturmuşluğu da olmuş. Evi hala ayaktadır. Gecekondu gibi bir ev. Bir plaket çakılmış kapısının yanına. "Bu evde OK yaşadı," diye. PEN'ciler, TYB'liler her konuda konuşur da, bu evi satın alıp müzeye çevirmezler bir türlü. Oğlu, Işık Öğütçü benim üniversiteden arkadaşımdır. O plaketi de o çaktırdı. Gücü yok garibimin. Ama takip ederim de çok faaliyet yürütür babası adına. Toplantılar yapar, sergiler açar. Neyse. Ben toplumsal gerçekçilere kızarım biraz. Militan bulurum. Gerçi geçti bu kızgınlık da. Hatta, büyülü gerçekçiler (Onat Kutlar gibi) çıkmasa, çok kısır bıraktılar edebiyatımızı diye düşünürüm. Bunu sen de fark etmişsindir. Ama onlar da bizim edebiyatın değerli unsurlarıdır. Debbağ sevdiği deriyi yerden yere vururmuş ya, öyle gör benim kızgınlığımı. OK bunların başında gelir. Hemen hemen tüm romanlarını okudum. Bereketli Topraklar Üzerinde gerçek bir anlatım başyapıtıdır. Orada Kayserili köylülerin Adana pamuk tarlalarındaki hasatçılıklarını anlatır. Başlamanla bitirmen bir olur. Düşüremezsin elinden. Bir gazocağı leitmotifi var ki, bak kaç yıl geçti unutamadım. Bir de, işte o kızdığım, modernite hastalıkları. Hatırlarsan senle de konuşmuştuk. Hani şu NBC'nin, Kış Uykusu filmini ve imamını :))) Aydın isminin boşuna olmadığını da konuşmuş muyduk? Aydın, halktan uzak düşmüş aydınları simgeliyor diye? Neyse, işte oradaki imam klişesinin bir kaynağı da OK'dir. Bir kaç romanında Kabak Hafız tiplemesiyle Zeitgeist'e onun da katkıları olmuştur. Ama dedim ya, OK'siz Türk romanı asla düşünülemez. Bir okurun, ben Türk edebiyatını okudum diyebilmesinin bir şartı da, OK okumasıdır. Köyden kente, çok geniş bir alanda, bol bol üretmiş bir yazardır. Bu davetkar incelemenle Türk romanına verdiğin katkıyı değerli buluyorum. Kalemine de yüreğine de sağlık.
Necip G. okurunun profil resmi
Metin Abi çok teşekkürler. Yine pek çok konuda aydınlattın bizi. Toplumsal gerçekçilik konusundaki tespitine katılıyorum. Mesela peş peşe 4-5 tane OK romanı okusam bu durum muhtemelen ters tepecektir bende de. Bu tip romanları aralara kaynatmak lazım. Benim de sıradaki hedefim Bereketli Topraklar Üzerinde idi:) Senin de o kitaptan bahis açman o açıdan iyi oldu benim için... OK’in imamı ile NBC’ın imamı arasında şöyle bir fark görüyorum; OK öncü kuşak içinde yer aldığı için o dönemin yazarlarının yazdığı karakterlere dönem içinde daha özgün karakterler olarak bakılabilir. O karakterleri tekrar edip klişe haline getiren sonraki kuşaklardır bana göre. Yılmaz Erdoğan, NBC gibi isimler hala imamı o gözle algılayabiliyorsa bu biraz da onların eksikliğinden beri geliyor. Ha, o dönemin imamları modernitenin kurbanı oldu, karikatürize edildiler dersek bu da başka bir tartışma konusu olur kendi içinde... PEN’ciler konusuna değinmene de çok sevindim. En az bi 10 yılı var, bir keresinde Gazeteciler Cemiyeti’nde Hıfzı Topuz’un da içinde olduğu bir masada, yurt dışından gelen PEN’cilerle bir yemek yemiştim. O yemekte benim anladığım, bu tip kuruluşların değerleri yaşatmak ve yaymak yerine daha çok mevcut yazarların üzerindeki siyasi baskılara odaklanmak şeklindeydi. Daha sonra bu yapı nasıl faaliyetler içine girdi, açıkçası çok takip edemedim. Ancak dedipin gibi bu yazarların daha fazla üzerine düşecek, adına bir ödül vermekten daha ileriye gidebilecek yeni bir ‘yapı’ya ihtiyacımız var. Tekrar çok teşekkür ederim Metin abi, senin de yüreğine sağlık... Sevgilerimle...
Metin T. okurunun profil resmi
Evet ya, kesinlikle haklısın. Bir OK imamı ile bir NBC ya da YE imamı arasında zamanın belirlediği bariz bir fark var. Ve bu fark asla unutulmamalı. Yoksa kolaylıkla anakronik hataya düşebilir insan. Teşekkür ederim Necipciğim. Bu tespitin sarstı beni. Kulağıma küpe yaptım. Sağ ol, var ol.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.