Siyasette işi şansa bırakmak olmazdı. Siyaset şans değil, hesap işiydi. Âdeta bir satranç oyunuydu. Ne hissiyata, ne vefaya ne de başka bir şeye bakılmazdı. Şah çektiğin an karşındaki mat olmalıydı. Yanlış hamle yaparsan ânında hesabını görürlerdi. Siyasetin bildiğimiz mânada bir ahlakı değil, bir raconu vardı. O da şu:
Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğin.