Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Muhteşem sanat eserleri inanılmaz bir kaos içinden doğar.
Sayfa 101Kitabı okudu
"Bir ressam, güzel olup olmadığını görmek için resim yaparken resme bakabilir. Bir müzisyen, akortlu olup olmadığını görmek için çalınan melodiyi dinleyebilir."
Reklam
Berthe Morisot
Morisot, Degas'ın kadınlara karşı genellikle olan dostane olmayan tutumuna rağmen onun arkadaşıydı. Morisot hem resimlerini Empresyonist toplulukla birlikte sergiliyordu, hem de birçok Empresyonistin resimlerine konu oluyordu. Farklı tarzı eleştirmenlerin “savruk” diye adlandırdığı serbest fırça darbelerini göstermektedir. Ancak arkadaşları ve çağdaşları Empresyonistlerin ardından çokça aranan içtenliği yakalayan tekniğinin özgüvenine hayrandılar.
Sayfa 7 - Beta Yayıncılık, Haziran, 2015Kitabı okudu
Farklılıklar
Degas birçok Empresyonist ile aynı sergide olmasına rağmen kendi tarzı ile diğerlerinin tarzı arasında önemli farklılıklar vardır. Örneğin, en plein air (açık hava) adlı resim yapma şekli Monet'e göre Empresyonizmin merkezinde bulunuyordu. Monet bunu sahnenin doğrudanlığını yakalamanın ve ışık ile renk nüanslarını değiştirmenin tek yolu olarak görüyordu. Degas ise şöyle diyerek farklılaşıyordu: "Şövaleleriyle ortalığı karıştıran adamlardan bahsetmeyin bana... Beyaz tuvallerinden oluşan zırhlarının arkasına saklanan budala ahmaklar..."
Sayfa 7 - Beta Yayıncılık, Haziran, 2015Kitabı okudu
Manet ve Degas
Manet ve Degas ilk defa Louvre'de Degas galeride bir sanat eserini kopyalarken karşılaşmıştır. Manet, Degas'a yaklaşmış ve ön karalama yapmadan iğneyle direkt olarak hazırlanan levhaya çizdiğini görünce şaşırmıştır. Söylentiye göre Manet şöyle demiştir: "İyi cesaret etmişsiniz, bu yöntemle bir sonuca varırsanız şanslısınız." İkili iyi arkadaş olmuşlardır. Manet'in Degas üzerinde büyük bir etkisi vardır. Manet eski okulun üzerine realistlikle giden bir nevi kahraman olarak görülüyordu: Paris hayatı, portreleri böylesine gerçekçi bir yansımaya hazırlıklı olmayan toplumu sarsmıştır.
Sayfa 7 - Beta Yayıncılık, Haziran, 2015Kitabı okudu
Bağdat'ta bir de kağıt imalathanesi kuran Me'mun, kişi başına aylık 500 dinar ücret ödeyerek, dönemin bilinen bütün kültür hazinesini, Batılı bilimsel ve felsefi eserlerle Doğulu tüm edebi, bilimsel ve felsefi eserleri Arapçaya kazandırmıştır. Bunların en önde gelenleri arasında hekim Hipokrates ile Galenos'un eserleri, Batlamyus'un eserleri, Euklides'in geometrisi ve nihayet Platon ile Aristoteles'in Devlet, Kanunlar, Timaios, Phaidon, Sofist; Kategoriler, Topica, Rhetorica, De Poetika, Physica, De Anima ve Metaphysica gibi eserleri sayılabilir (Cevizci 2017; 140).
Reklam
Halife Mansur'un, sadece Batı bilim ve felsefesinden değil, döneminde Doğu kültüründen yapılan çok çeşitli çeviriler için, sarayda Hizanetü'l-Hikme adlı bir kütüphane kurduğu söylenir (Cevizci 2017; 139).
Bunlardan birincisi, Platon' dan gelen ve patristik felsefeye damgasını vuran realist görüş, ya da kavram realizmidir. Kavram realizmine göre, türlerin ve cinslerin, hem insan zihninden bağımsız ve hem de duyusal varlıkların meydana getirdiği fenomenler dünyasından ayrı bir varoluşları vardır. Söz konusu görüş gerçek değil de, yalnızca bir görünüşten ibaret olan bireylerden meydana gelen duyusal dünyayı, felsefi bilginin konusu olmaktan çıkarır ve rasyonalist ya da apriorist bir bilgi teorisiyle sonuçlanır. Onun ortaçağdaki, özellikle de patristik felsefedeki versiyonu tümelleri Tanrı'nın zihnine yerleştiren anlayıştır. Bu görüşün, yani kavram realizminin tam karşısında ise yalnızca bireyin gerçek olduğunu, genel kavramların, tanımların ve genel olarak da dillerin, var olan şeylere gerçekten ve doğrudan doğruya işaret etmekten çok, bizim şeylere verdiğimiz isim veya terimlerle ilgili olduklarını ileri süren görüş olarak nominalizm yer almaktadır. Buna göre nominalizm, cins-tür ayrımlarını gösteren bütün tikel ve tüm genel kolektif terimlerin, yalnızca isimler, yapay ve keyfi simgeler olup, onlara karşılık gelen şeyin nesnel ve gerçek bir varoluştan yoksun olduğunu öne sürer (Cevizci 2017; 114).
Felsefede "tümeller kavgası" olarak bilinen meşhur tartışma, bir koluyla ilk kez Platon'un kavram ya da radikal realizmiyle başlamış olsa da, esas Aristoteles mantığı tarafından ortaya konan, ama çözülmeden bırakılan temel bir problemin, mantıkçının kullandığı terim ve kavramlarla gerçeklik arasındaki ilişki probleminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştı. Kategoriler dilin mi yoksa gerçek dünyanın mı bölmeleridirler? (Cevizci 2017; 13).
'ilkesel olarak tiyatro sahnesinin sunduğu tek bakış açısı, olayların aldatıcılığının kolayca anlaşılabileceği bir perspektiftir. ancak film çekimlerinde böyle bir açı yoktur. filmin aldatıcı doğası dolaylıdır ve kurgu işle- minden kaynaklanır. yani film setinde aygıt, gerçekliğin alabildiğine derinine nüfuz etmiştir, öyle ki bu gerçekliğin bir yabancı cisim olan aygıttan arındırılmış saf biçimi, özel bir prosedürün, yani bu amaçla oraya yerleştirilmiş kayıt aygıtıyla yapılan çekimin ve bu çekimin başka çekimlerle kurguda bir araya getirilmesinin bir sonucudur artık.'
Sayfa 31
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.