"'Beni düşünme,' diye mırıldandım. 'Halkını aldın, sarayını aldın, krallığını, naguelini.' Gözlerim arkasında gizlenen kanatlara kaydı. 'Ve kanatlarını da aldın.'
Hayır bütün bunlar içimde kalmadı. Hepsi için mutluyum. Sana ait olanları, hak ettiklerini, hiç kaybetmemen gerekenleri, en başından beri senin olanları aldın. Kaderin değiş tokuşu çarpık bir anlayışa sahipti. Bir asır önce ondan aldıklarının karşılığında bir ödül gibi beni vaat etmişti. Bir asır sonra onları vermem karşılığında benden onu almıştı."
Bilgi faydalıdır ama öğrendiğime memnun olduğum yegâne şey devam et kelimelerinin gücü oldu. Devam etmek farkındalıktı. İyi hissettiğin zaman işleri yoluna koymak ya da yapman gerekenleri yapmak iş bile değildi. Önemli olan iyi hissetmediğin zamanlarda da işleri yoluna koymak ve yapman gerekenleri yapabilmekti. Asıl güç, iradeydi. İrade ise aklı kullanmarın en etkili yolu. Bunu anladığımda birden her şey kolaylaşmamıştı ama zamanla alışkanlık halini almıştı.
Günü selamlamak. Gündelik işlerde diğerlerine yardım etmek. Yiyecek toplamak. Avları temizlemek. Okumak, sıkıldığında da okumaya devam etmek. Sadece lezzetli olduğu için değil bedenine iyi gelen besinleri tüketmek. Koşmak. Koşmak. Daha fazla koşmak. Daha hızlı koşmak. Bedenini güçlendirmek ve dinç tutmak.
"'Benden nefret etmene dayanabilirim ama acı çekmene dayanamıyorum.' Belli belirsiz gülümsedim. Seni yenmek istemedim, bana bir kez daha yenilme istedim."