Gönderi

382 syf.
10/10 puan verdi
İki üç çizgi, birkaç konuşma parçası, işte size bütün bir hayat...
"Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında...'' Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar, yoğun bir insandı. Yaşadığı 61 yıllık hayatı boyunca ülkemizin duayen sıfatlı insanlarıyla içli dışlı oldu. Eğitimini almadığı, merak edip el atmadığı hiçbir konu yoktu. (Neredeyse) Gelişim hali hiç durmayan bir yazar olması hasebiyle Tanpınar okumanın bir sırası vardır. Sıralama aynen şu şekildedir: 1– Mahur Beste 2– Sahnenin Dışındakiler 3– Huzur 4– Diğer roman, hikaye, şiir ve denemeleri serbest okunabilir. Not: bu konuda yorum yapabilecek arkadaşları incelemenin altına beklemekteyim. Tanpınar yalnızca roman yazarı mıydı? Yalnızca kendi coğrafyasıyla mı sınırlı kaldı? Hasan Ali Yücel'in görevlendirmesiyle Türk Edebiyatının tarihini yazarken Rockefeller bursuyla evet yanlış duymadınız bu bursla Avrupa'ya gitmiştir. İlk duyunca çok şaşırmıştım. İkinci şaşırdığım nokta ise babasının Gürcü asıllı olmasıydı. Tanpınar için yerli anlamda öneme sahip birçok insanı sayabiliriz. Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Mehmed Fuad Köprülü, Cenab Şahabeddin, Halide Edip Adıvar... Peki bu ufku geniş sanatkarın dışa açılan yüzünde kim / kimler var? Marcel Proust ve Bergson. Gülme ciddiyim. Bergson'un insanın eşya ile olan bağının Türkiye yansıması Tanpınar'dır. Bu felsefe neler mi içerir? Bergson Felsefesi Henri Bergson herkesçe
Gülme
Gülme
adlı eseriyle bilinir ancak bundan fazlasıdır aslında. Fikirlerimiz birçok noktada uyuşmasa da edebiyat ve yazın dünyası için önemli bir yere sahiptir. Yaşamı boyunca şu üç sorunun cevabını aramıştır: Hakikat nedir? O nasıl tanınabilir? Metafizik mümkün müdür? Bu sorulara karşılık bulduğu cevap: bilimin asıl bilgi kaynağı olmadığı ve sezginin daha önemli olduğuydu. Bilimin, yaşamın dinamik özüne ulaşamayacağını, düşüncenin evrene benzediğini bir yanda maddenin diğer bir yanda sezginin olduğunu öne sürdü. İşte tam da burada Tanpınar ile Bergson'ın yolları kesişti. Tanpınar için evren madde, eşya, zaman, insanla açıklanabilirdi. Sanatını icra ederken bu hammaddeleri kullandı. İnsanın ayarı zamandır. İnsanları Ayarlama Enstitüsü olsa yine hammaddesi zaman olurdu. Hayallerimizi, ümitlerimizi, yaman çelişkilerimizi, iki ucu hülya olan değneğimizi zamana bağladık. Zamanla geliştik, zamanla unuttuk. İnsan sıfatını da böyle edindik. Elmalar bahanesiydi yeryüzüne inişimizin. Doğumumuzla beraber başlayan süreçte bizi fihristimizin, gelişimimizin, istatistiğimizin tarih olma fırsatıydı zaman. Kimilerine göre ilaç, kimilerine göre zalim bir ruhkemirendi. İnsanı yalnızca zaman mı değiştirir. Buna hayır demek gerekir yoklayarak hayatın tüm merhalelerini. Bir insan da pekala değiştirir seni. Şehre bir yabancı gelir deriz hep şehrin içindekileri unutarak. Tanpınar, Yahya Kemal'i tanımıştı, mevcudiyetini ve bendini değiştirmişti bu tanışıklık. Tüm hayatına sirayet etmişti. Yalnızca insan mı birçok insan da değiştirebilir hayatını. İş bu kitabın karakteri Hayri İrdal'ın dönüm noktası da Halit Ayarcı'dır. Soy ismi gibi ayar veriyor tüm yaşamınaa bilhassa enstitüye. Onun yaşamına olan etkisini Hayri İrdal şöyle açıklayacaktır: "Bütün mesele burada idi. Halit Bey rahat insandı. Bu para meselesi, filân değildi. Alelâde kendine güvenme hissi de değildi. Daha başka bir şeydi. Hayatla, herhangi bir şeyle oynar gibi oynuyordu. Onu tanıdığımdan beri ister istemez hep onun verdiği çerçeveler içinde düşündüğümü, hattâ onu taklit ederek yaşadığımı bir daha anladım." Gelgelim kitabımıza... Peki neydi bu saatleri ayarlama enstitüsü, garip mi garip ismiyle ilk duyduğumuzda dudağımızdan aklımıza uzanan perdeden iğretiyle karşıladığımız: 250.sayfada Halit Ayarcı'nın ağzından alıyoruz baklayı: "Dostum, işler bizden sonra dünyaya gelmişlerdir. İşleri onları görecek adamlar icat eder. Biz de bunu icat ettik. Bunu bizden evvel kimsenin düşünmemesi veya başka şekilde düşünmüş olması müsbet olmasına mâni midir, sanıyorsunuz? Biz bir iş yapıyoruz, hem mühim bir iş... Çalışmak, zamanına sahip olmak, onu kullanmasını bilmektir. Biz bunun yolunu açacağız. Etrafımıza zaman şuurunu vereceğiz. İçinde yaşadığımız havaya bir yığın kelime ve fikir atacağız. İnsan, her şeyden evvel iştir, iş ise zamandır, diyeceğiz. Bu müsbet bir hareket değil midir?" Roman akıcı bir anlatıma sahip. Bol bol Farsça, Osmanlıca kelimelerle bezenmiş olsa da cümlenin devamını okuyunca geride kalan anlaşılmayan kelime buharlaşıyor anlama karışıyor. Romanın başında yaşananlar kısa bir şekilde bize aktarılıyor bir nevi sonuç nedene bağlanıyor. Dönemin çoğu eseri gibi SAE de Türk toplumunun sıkışmışlığını, para ve çıkarlar karşısındaki ikilemini anlatıyor. Üçüncü okuma deneyimim de verimli geçti. Kıyıda köşede kalanları, kaçırdıklarımı görmem açısından değerli bir okuma oldu. Okumamış olanlara tavsiye olunur. youtube.com/watch?v=x0ynRQN...
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342bin okunma
··
2.433 görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
Beni de üçüncü sefer için heveslendiren, çok geniş bakan bir inceleme elinize sağlık. Kaç kere okunursa okunsun Tanpınar'da yeni bir şey çıkacak sanırım. Aralara serpiştirilmiş yan okuma bilgileri için de teşekkürler.
Homeless okurunun profil resmi
Anlatımın güzelliğinden bazen olayı kaçıyor. Ne anlatmak istediğinden çok nasıl anlattığına kapılıyoruz. Yorumunuz için teşekkür ederim, severek takip ettiğim bir okursunuz.
Bu yorum görüntülenemiyor
Kaan okurunun profil resmi
Şimdi, "eline sağlık, dolu dolu bir inceleme yazısı olmuş," dediğim için "sürü" diye niteleyecek zat-ı muhteremler bulunuyor olsa da, bunda samimi olduğunu ifade etmek isterim. Ben bu kitabı okuyalı bir süre oluyor, açık konuşmak gerekirse pek verimli bir okuma olmamışti; elbette belli çıkarımlarim olmuştu ancak bende bir süre sonra tekrar okumaliyim fikri de oluşmuştu. Geçenlerde Mahur Beste ile Huzur'u okuyunca yazarın kaleminin ustalığını bu sefer çok da yakinen anlamış oldum. Bilhassa Huzur, bende Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşleri'ni çağrıştırmıştı. (Dostoyevski'yi babasının oğlu gibi sahiplenen zat-ı muhteremler sakin olun, lütfen) Henri Bergson'u hiç okumadım ama verdiğin bilgiler, benim aklıma İslam dünyasından Gazzali'yi aklıma getirdi. İkisi de düşüncelerinin sonucunda aynı noktaya, sezgiciliğe varmışlar. Ben her ikisiyle de aynı fikirde değilim. Çünkü, mutlak hakikate varmanın imkansizligini kabul etmekle birlikte, bilimsel yöntemlerin, sezgiciliğe göre çok daha fazla nesnellige sahip olması nedeniyle, bizleri mutlak hakikate daha çok yaklaştıracagi düşüncesindeyim. Örnegin: gece yarısında aniden bir ses duyarak uyanıyorsunuz. Evde başka birinin olduğunu hissediyorsunuz. Bu sezginize o kadar inanıp onu gerçek olarak kabul ediyorsunuz ki, kalkıp evi kontrol etmiyorsunuz. Ancak bunun zittini düşünecek olursak, kalkıyor korkunuza mağlup olmayarak evi tek tek her yerini kontrol ediyor ve eve birinin girmiş olamayacagina ikna oluyorsunuz. Bu, eve birinin girmedigini mutlak hakikat yapmaz, çünkü belki de çok profesyonel biriydi ve hiçbir iz bırakmadan çıktı gitti. Ancak eldeki verilere göre bizi makul en olası gerçeğe ulaştırarak mutlak hakikate biraz daha iyi yaklaştırmis oldu. Biraz uzattım, k.bkma. Tekrardan eline sağlık :)
Homeless okurunun profil resmi
Örneklemeler şu an okuduğun kitabım yansıması mi merak ettim. Sezgicilikle bir problemim yok belli bir yere kadar görebilir insan gerçeği hislerine, sezgilerine başvurabilir. Ancak söz konusu bilim ile karşılaştırmaksa Bergson ile yollarımız burada ayrılıyor. Gazzali'yi okumadım ama o kadar çok alıntı gördüm ki onlardan hatırladığım kadarıyla bu benzetmeye bir itirazım yok. Dostoyevski benzetmesi Huzur için kabul görür. Bence Türk edebiyatının en iyi romanıdır Huzur. Yakın zamanda onu da tekrar okuyacağım. Yorumun için teşekkür ederim malum zat bu yorumları gördükçe kendinde hikmet arıyor. Boşver onun hikmetinden sual olunmaz 😂
1 sonraki yanıtı göster
Ayşe* okurunun profil resmi
Çok güzel inceleme olmuş :) senle bunun sıralamasını konuşmuştuk, Handan Hoca (Handan İnci) yukarıdaki gibi Tanpınar’ın tüm külliyatı için bir sıralama vermişti bende o sıralamayla okudum. Emeğine sağlık. 🤘🏻
Homeless okurunun profil resmi
O sıralama mühim. Yani eksik okumaya kadar varıyor. Teşekkür ederim :)
3 sonraki yanıtı göster
Yeşim okurunun profil resmi
Yine enfes bir inceleme olmuş 😋 Eline sağlık🌼☘️ Ama yine okuyasım gelmedi az daha beklesin Yazan: Sapığın 😊😍 🤭
Homeless okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efem. Demek okuma isteği uyandıramadık:/
7 sonraki yanıtı göster
Melike okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık çok çok iyi bi inceleme olmuş. Yazarın okunma sırasını da ayrıca not ettim teşekkürler :)
Homeless okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim :) şiirlerini özellikle öne çekebilirsiniz. Her şeyden evvel kendini şair olarak tanımlar Tanpınar.
KartonKapak okurunun profil resmi
Elimdekini bitirip derhal başlıyorum, yeter ertelediğimm. Ellerinize sağlık :)
Homeless okurunun profil resmi
Başlamak, başarmaktır diyordu kitapta. Siz de başarın artık. Teşekkür ederim yorum için :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.