Merhaba arkadaşlar bugün size Stefan Zweig'in intiharından bir kaç ay önce yazdığı Satranç adlı kitabının yorumuyla geldim.
Kitap öyle akıcıydı ki elime aldım ve birkaç saatte okuyup bitirdim.
Hikayeye başladığım gibi içine çekti beni ve sonra da şaşırttı. Nasıl mı güya satranç ustasının hikayesini okuyorduk hop konu değişti ve bambaşka bir hikaye çıktı ortaya. Etkileyiciydi. Neden şimdiye kadar okumamıştım bilmiyorum. Neyse geç olması hiç okunmasından iyidir deyip kendimi avutuyorum
3 farklı karakter ve hikayeleri de apayrı. Satranç dünya şampiyonu(Czentovic), iki kelimeyi bir araya getiremeyen sadece köylülerle rahat konuşabilen cahil asosyal bir adam. Kitabın ilk bölümü onu anlatıyor.
Connor ise, aşırı sosyal, kaba , petrol yatakları olan bir zengin züppe.
Diğer karakterimiz , Dr.B Hitler'in Viyana'yı işgalinden sonra tutuklanıp aylarca sorguya alınan ve bu sorgu sırasında psikolojik işkence yöntemine maruz kalan baş kahramanımız.Dr.B hiçlik duygusu ile baş edemeyip tam kafayı yiyeceği sırada(tutuklandığından 4 ay sonra) bir askerin montundan çaldığı satranç kitabı ile çıldırmak tan ve belki de dilinin çözülmesinden o anlık kurtulur ama bu sefer satrancı saplantı haline getirir. Kafasında kurar da kurar. Hatta uykularında bile satranç oynar. İşkence ve satranç arasında gidip gelen zihni onu iyice bunalıma sokar.
Bu üç kişinin karşılaşması şöyle oluyor efendim. New York'tan Buenus'a giden gemide milyonerimiz ile satranç şampiyonumuz bir müsabaka yaparlarken Dr.B nin oyuna müdahale etmesi sonucu yolcuların istediği ile Czentovic ve Dr. B arasında müsabaka düzenlenir. İki satranç dahisi karşı karşıya başlarlar oynamaya. Bundan sonrasında acaba kim oyunu kazanır dersiniz? Okuyup öğrenin arkadaşlar.
Kesinlikle okunması gereken bir eser
Mutlaka okuyun
İyi okumalar.