Biz; gayretsiz, şükürsüz, sabırsız; anı yaşayan, yarının hayalini ölüm yokmuş gibi kuran gafil, gaflet içinde yaratıklarız. Aksi olsaydı, layıkıyla olsaydı; herşey daha güzel olurdu.
Allah ise; kuluna merhametli, asiliğine karşı sabırlı, en büyük günahı nasuh tövbesiyle affeden büyük rahmet sahibi..
Dünyayı istedik mi dünya bize zehir olur zindan olur.
Ondan sakındık mı iki cihanda da güvende oluruz.
Çok zor olmamalı dinimizin emirleri. Ben baştan sona güzellik gördüm. Her bir emrinin içinde pek çok mehasinler mevcut. Güzel ol diyor. Kalp kırma, tebessüm et, iyilik et, yardım et, güvenilir ol, ailene, akrabalarına, komşularına, onlardan kötülük görsen bile sabırla katlan, sadık ol.
Kötülük kötülüğü besler, semirtir. Çirkinliğin yegâne panzehiri iyiliktir.
"Her şey zıddı ile kaimdir"
Dünya hayatı sonlandığında, bütün yıllar bir anmış gibi geldiğinde, insan yaptıklarına pişman olmuş, hayatının israfına yanması ne fayda.
Kabir ölüye seslendiğinde:
"Ben böcek yuvası, yalnızlık diyarı, gurbet yeri ve karanlık bir evim! Benim sana hazırladıklarım bunlar! Peki sen benim için ne getirdin?"
İnsan malını mı, ailesini mi, statüsünü mü, mazluma karşı merhametsizliğini mi, dünyada yaşadığı lüksü mü sayacak?..
Hayır, kellâ! İnsana imanı, takvası, tevekkülü, kul hakkını gözetmesi, sabrı azık olacak.
Zaman da, ömür de, eriyen mum gibidir. İnsan dibine ışık mı verecek, kendi içine doğru eriyip tükenecek mi? Seçim onun.
Ayet ve hadis ışığında kalbimizi keşfetme yolculuğu...
Keşifte hazine bulmanız dileğiyle.
Dipnot: Bu geniş konulu kitaba layık bir inceleme yazmak beni aşıyor. Ben elimden geldiğince bana hissettirdiklerini aktarmaya çalıştım.