(SPOİLER olabilir ! )
SIR MI? SIR , SENİN İÇİN ÖNCELİKLİ OLAN NE İSE ODUR, KENDİ ÇIKARINDIR !!
Zweig bildiğimiz gibi insanın özünü anlatmaya devam ediyor bu kitapta da. Onlarca kısa öykü-novella yazmış bu adamı, popüler kültür nedeniyle erteleyen öteleyen varsa artık daha fazla önem verip okumasını tavsiye ederim. Diğer okumalarınızın arasına birer Zweig serpiştirebilirsiniz kolaylıkla.
Kitaba gelirsek özetle ;
Mutsuz bir oğlan, mutsuz bir anne, duyarsız bir baba, çapkın bekar bir adam. Bu dört karakter üzerinden ilerliyor. 10 yaşlarında ve kendisine değer verilmesini bekleyen bir çocuk, annesiyle kısa bir tatildeyken, annesini gözüne kestiren çapkın bir bekarın tabiri caizse kadına ulaşmasına giden yolda “anahtar” rolünü alır. Adam çocuğun ilgiye muhtaçlığını fark ederek ona yakınlık gösterir ve bu yolla annesiyle yakınlık kurar. Kadın da kocasının ilgisizliğinden muzdarip olunca kayıtsız kalamaz adama. Çocuk ise adamın niyetini bir süre sonra sezer ve bu mevzuyu fazla uzatmadan çözer, annesini bu kim olduğu belli olmayan adama yem etmez. Kadın da zaten çelişkiler içindedir, hem yaklaşır adama hem de kaçar, tehlike ve günah bir yanda, suçluluk duygusu bir yanda cebelleşir kendiyle.
Çocuğun babasını pek görmeyiz, kitabın sonlarına doğru ortaya çıkar ama ne olursa olsun babasıdır işte, annesine ne kadar haksızlık etse de oğluna karşı yine de sevgisi vardır ama sıradan bir adamdır bir bakıma, o çapkın herif kadar kurnazlık bilmez. Babalık sorumluluğunu da çok yerine getirmez çünkü bilinçli bir adam değildir pek.
Oğlan da annesinin küçük kaçamak çırpınışını sır olarak saklar, babasına anlatmaz. Buna karşılık annesi tarafından daha çok ilgi görecektir elbette. Anne de çocuğuna zaten kıymet vermektedir. Pembe dizi kıvamında gelişir bir bakıma olaylar, zaten fazla olay da olmaz.
Her şey bir yana, büyüklerin dünyasında, olan çocuklara olur her zaman. Parçalanmış ailelerde kim bilir neler yaşanmaktadır buna benzer ve daha da karışık. Buradaki aile yine de kör topal bir arada kalmaktadır.
Sır yani kime göre neye göre? Çocuğun kendi dünyasında ne yaralar açılır ve tamir edilir mi? Kadın mutsuz bir evliliği sürdürür sırlarıyla, baba da kendi hayatına bakmaktadır vardır belki onun da sırları. Ve kahramanımız çapkın serseri, onun da bir hayatı vardır, yalnız bir adamdır işte, yalnız olur da sırları olmaz mı hiç?
Erkeklerin ele geçirme, kadınların ait olma, çocukların da adam yerine konulma istekleri meselesini Zweig kendi üslubunca bence güzel anlatmış. Büyük bir hikaye beklemeyin lakin belki de en büyük hikayeler bu sıradanlıklar içinde saklıdır, vardır bir sır belli mi olur, okuyun isterseniz..