Gönderi

268 syf.
10/10 puan verdi
Bilincin Karanlığında Bir Hikayeci
Yine bir iş günü sonu. Evdeyim. Elimde kütüphaneden aldığım, Bener kitabı. Okudum çabucak. Yoruyor adamı. Hep Sait hep Sait bir de Bener yazayım. Becerebilir miyim? Becermeliyim, büyük haksızlık. O kadar oku, sev, faydalan iki kelam etme. Ayıp. Nasıl başlamalı, bir yerden başladın mı gerisi gelir. Kaçıncı kitabı bu bitirdiğin. İki sözün vardır, söyleyecek. Boş duracak değilsin. Hiç olmadı laf kalabalığı yaparsın. Sen yazayım de başla, gerisi gelir. Neyse başlayalım öyleyse. Ne kadar becerebilirsek. Vüsat O. Bener bu yazıyı yazsaydı herhalde benim başladığım gibi başlardı, öyle başlamasa da yazdığım gibi yazardı ya da ben onun yazdığı gibi yazmaya çalıştım. Zor vesselam. Kısacık cümlelerle dünyaları anlatmak. Ben de yazarken çok sıkıştığım da bu üsluba başvururum, yazarın bilenler bendeki izlerini fark ediyorlardır muhakkak. Kısa kısa tabi, uzun süre sürdürmek çok zordur neredeyse imkansız. Hem ben somut durumları anlatırım, somutta iş kolaydır. Doğru kelimeleri bulduğunuzda okuyanın zihni geriye kalanı tamamlar. Bener ise genelde soyut konuları işler. Bilinç , bilinçaltı, dış dünyadaki görüntülerin kişinin zihninde bıraktığı izlekler. Bener bu üslubu ve işlediği konular ile hikayelerinde okuru duvarları görüntülerle dolu koyu karanlık bir odaya kapatır, eline de küçük mercekli bir fener verir. Hadi der elinde sana gereken her şey var, bul beni. Onu bulmak okuyucunun sabrına bağlıdır. Ne kadar sabırlı olursanız, elinizdeki fenerin aydınlattığı alan o kadar büyür. Ne yaparsanız yapın yine de zordur Bener okumak. Bence Türk Edebiyatının en zor yazarıdır. Sadece hikayecisi değil yazarıdır. Ne kadar iyi edebiyat bilirseniz bilin, ne kadar iyi eleştirmen olursanız olun, onun öykülerinden anlayamadığınız olacaktır, elinizdeki fenerin aydınlatmadığı alanlar kalacaktır. Üslubunda değildir kullandığı kelimelerde değildir onun zorluğu. Hepimizin bildiği kelimeleri kullanır, günlük konuşma diliyle yazar. Onun zorluğu bilincin karanlığındadır, soyutluğundadır. Karanlık adamdır Bener. Bu karanlığı da hikayelerine yansımıştır. Pislik akar hikayelerinden, her zaman bunalımlıdır, sıkıntılıdır. Çok tuhaftır karakterleri, iki yüzlüdür her an beklenmedik bir kötülük yapabilirler. Bu durum herhalde gencecikken eşini ve karnındaki cenini kaybetmesine bağlıdır belki de 10 yıl kadar yürüttüğü askerlik mesleğine ya da askerliği bıraktıktan sonra Hukuk Fakültesi’nde okurken çektiği derin yoksulluğa, belki de hepsine birden. Bazı hikayeleri de otobiyografik özellikler taşır. Bu hikayelerinde öyle bir konum edinir ki kendine gerçek hayatından yer mekan verirken bir yandan da soyutluğu, gerçek dışılığı elden bırakmaz. Zordur vesselam Bener okumak. Hazır bu kadar anlatmışken okuduğum kitabın sonundaki Bener ile ilgili sonsözden birkaç alıntı da vereyim; Behçet Necatigil “ Gerçekleri aydınlıktan uzaklaştırıp soyutlamalara götürme çabaları ve anlatışındaki yeniliklerle çağdaş hikayecilerden ayrı bir yol tuttu.” M.H. Doğan “ Memduh Şevket Esendal’dan kaynaklanan ve dalları gerçekçi hikayeciliğimize uzanan akımı ile, Sait Faik ile başlayıp hikayeyi konunun bağlarından koparan, klasik biçimin dar kalıplarından kurtaran yenilikçi akım” arasında bileşim kurabilmiş olduğuna dikkat çeker: “ Konuları, insanları , olaylarıyla daha seçmeci bir Memduh Şevket; anlatımıyla, iç konuşmalarıyla daha derli toplu, daha titiz bir Sait Faik.” “İlki” adlı öyküsünü çeviren W. Hickman “ denetimli bir bilinç akışı” der, Semih Gümüş “öznenin kökensel bölünmesi” , O . Koçak ise tekniğinin “ bilinç akışı değil iç monolog olduğunu” ileri sürer. Bu arada Bilge Karasu’cuların “ sen bir Bilge Karasu oku da gör kim zormuş” dediğini duyar gibiyim. Bilge Karasu ile Vüsat O. Bener yakın arkadaştır. Bilge Karasu’nun Vüsat O. Bener’e ağır eleştiriler yöneltildiği bir dönemde yazdığı makalesini okumuştum. Diyordu ki, o zor değil siz anlamıyorsunuz. Bu kadar üzerine yorumlar yapılmış, konuşulmuş, sempozyumlar düzenmiş, makaleler yazılmış bir yazar. Zor da olsa okumalısınız. Sadece biraz sabır. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Dost Yaşamasız
Dost YaşamasızVüs'at O. Bener · Yapı Kredi Yayınları · 2021548 okunma
··
321 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Şimdi jeton düştü bende. Öykündeki üslubu şimdi daha iyi anladım. Bana kalırsa VOB bilinç akışıyla yazmaz bu kitabında. Denetimli bilinç akışı dedikleri, iç monologdur. Hani öyküne yazdığım yorumda "Daha ustaca geçmelisin iki faza. Fark ettirmeden." dedim ya. Mesela VOB'da aynı derten muzdaripti. Uzun metinli romanlarda bunu hallediyordu ama öykülerde bu tarz onu da çok zorluyordu. Hatta, anlatma ve göstermeleri (Ben ile anlattığından) parantez ya da tırnakla ayırmak zorunda kaldığını hatırlıyorum. Bu kitapta da öyle mi? İşte bu ayırma bana acayip itici geliyor. Zor da, çünkü öykü, metin kısa.
1 önceki yanıtı göster
İbrahim okurunun profil resmi
Benimki öykü değil tam öykünme oldu :)) yazmak çok keyifli ama VOB uslubu ile. O kadar benzediğime göre heralde ustadan baya bir şey öğrenmişim :)) Dost'taki öyküler biraz başka. Tek kişilik değil. Diyalog olay hareket çok. O iç konuşmalar yok. Yaşamasız çok fena ama ya. Çok sert. Harbi karanlık. İtalik yazı kullanılmış bir çok yerde.
13 sonraki yanıtı göster
Liliyar okurunun profil resmi
"O zor değil, siz anlamıyorsunuz." Aynen öyle, onun kısa ve devrik cümlelerinin içinde o kadar çok şey keşfedilebilir ki aslında. Onu yürekle okumak lazım, kendini ona bırakanı alıp götürdüğü muhakkak. Çok güzel anlatmışsın, kalemine, yüreğine sağlık. :)
İbrahim okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)) insan sevdiğini böyle anlatıyor işte. Değerlerini bilmek lazım. Bir gün Vüsat O.Bener etkinliği yapılırsa böyle incelemeler yazacağım söz. Ben yapmıyorum. Bir kere Sait Faik yapmak istedim çok kırıldım.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.