Gönderi

382 syf.
10/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Büyük Ustalık
Doğru işlemeyen akıl keskinmiş neye yarar? Saatin iyiliği koşmasında değil, doğru gitmesindedir. Vouvenargues Bir saatini bile boşa harcamaya cesaret eden insan, yaşamın değerini henüz keşfedememiş demektir. Charles Darwin Ne büyük erdemdir topluma kulak vermek onu kalben hissetmek ve ne büyük bir yüceliktir bunu kendine dert edinmek. Halbuki ne zor iştir acıları duyabilmek, yanlışları görebilmek. En hassas teraziden bir kalp en berrak sudan bir gönül ister bu iş. Peki ya yazabilmek, bunu haykırırcasına anlatabilmek? İşte bu en zor ustalıktır... O halde gelin, hep birlikte bu ustalığı inceleyelim. Yazarımız, eserine alegori tekniği ile nakış nakış mesajlar işlenmiş ve bunu büyük bir hassasiyet büyük bir ehemmiyet ile yapmıştır. Yaşadığı dönemin sorunlarını yarattığı karakterler üzerinden sembolize ederek birden fazla hadiseyi dile getirmiştir. Eserimiz ana temasında Doğu ve Batı sentezini, çatışmasını ele almıştır. Bunu yaparken eserin ana merkezine zaman kavramını yerleştirmiştir. Size bu hadiseyi üç anahtar üzerinde anlatacağım. Bu anahtarlar: Sağ anahtar, orta anahtar, sol anahtardır. Bu anlatımı karakterler üzerinden ifade etmenin en doğru yol olduğu kanısındayım. Hayri İrdal Cumhuriyet Dönemini simgeler iki kutbun sol anahtarıdır. Saatçi Nuri Efendi Osmanlı Dönemini simgeler bu karakterimiz bize derinlemesine bir hadiseyi anlatmaz fakat verilmek istenen mesaj da önemli bir anahtar görevi görür. Kısacası toplumda var olan iki kutbun sağ anahtarıdır. Halit Ayarcı ise toplumun geçiş renklerini simgeler. Cumhuriyet öncesi dindar ve gelenekçi bir yapıdan cumhuriyet sonrası akılcı fakat fırsatçı bir oluşumdan bahseder. Böylelikle karakterimiz iki kutbun orta anahtarıdır. Ne muazzam bir ustalık anlatımı değil mi üç ayrı karakter, iki ayrı renk ve iki rengin tonlarının geçtiği bir karakter olan Hayri İrdal. İşte o renklerin çarpışması, kimi zaman ayrılması kimi zaman da iki ayrı rengin karışmasından oluşan farklı tonlardaki renkler. Ancak Türk tarihindeki toplum yapısı böyle anlatılabilirdi. Elbette bu toplumsal değişimde bir geçiş süreci ve bu süreç içerisinde yaşanan sorgulama, değişimi kabul etme, entegre olabilme gibi birçok vaziyetler ortaya çıkar. İşte asıl mesele burada başlar. Dr. Ramiz, Osmanlı hasta adam göndermesini yani yıkılış dönemini simgeler. Doktor Ramiz'in Hayri İrdal' a hazırlanmış rüyaları gösterme çabası yapılan devrimlere atıfsal bir mesajdır. Muvakkit Nuri Efendi filozof ruhlu bir insandır. Zaman ile insanı özdeştirmiştir. Ahi geleneğini sembolize eder. Eski Lonca kültüründeki iş ahlakını temsil eder. Toplumsal geçiş dönemdeki kaybolan iş ahlakına vurgu yapar. Astirindye efendi simyacıdır. Sıradan madenleri altına çevireceği umuduyla insanları oyalar. Fakat bunu başaramaz. Bu karakter bize özün dışında bir değişimin sadece hayalden başka bir şey olmadığını anlatarak geçiş dönemine önemli vurgular yapar. Halit Ayarcı'nın, Hayri İrdal'ın hayatına girmesi ve onu en bitik durumdayken tekrar ayağa kaldırması, Atatürk'ün Türk halkını umutsuz bir yaşamdan kurtarıp yeni bir dünya sunmasını simgeler. Halit Ayarcı'nın hayatını kaybettikten sonra Hayri İrdal'ın yaşadıkları ise Atatürk'ün hayata gözlerini yummasından sonra Türk toplumunun yaşadıklarını simgeler. ''Nuri Efendi ve Halit Ayarcı işte benim hayat mekiğim bu iki kutup arasında dolaştı. Birisini çok gençken, insanlara ve hayata gözlerim henüz açıldığı sırada tanıdım. Öbürü her şeyden ümit kestiğim hatta ömür defterimi tamamlamış sandığım bir zamanda karşıma çıktı. Fakat bu ayrı meziyette, ayrı zihniyette insanlar bütün zaman ayrılıklarının üstünden hayatımda bir daha ayrılmamak şartıyla birleştiler'' Hayri İrdal, bizim tabirimizle orta anahtarımız. İki ayrı kutbun ortası bir taraf olmaktan daha zor değil midir? Ortada durmak, kutuplar arası çarpışmaları göğüsleyebilmek. İrdal soyadı size de biraz tuhaf gelmedi mi? Sizce yazarımız bunu alelade bir şekilde mi koydu eserine? Elbette hayır elbette orda da bir ustalık gösterdi. İrdal soyadı irdelemekten gelmektedir. Yani sorgulamak, araştırmak ve doğru olanı bulmaktan. Peki ya Ayarcı soyadı? Ayarlamaktan gelir, yani bozuk bir hadiseye ayar verip düzeltmekten. İrdal kararsızdı, sorguluyordu, anlam veremediği, isim veremediği olgular içerisindeydi. Doğru olan neydi? Peki ya yanlış olan? Yaşamsal ve algısal ayarı bozulmuştu ve artık benliği ona doğruyu gösteremeyen bir saat gibi işliyordu. Ayarcı ise kararlı, inandığı doğrular ile İrdal'a ilmek ilmek ayar veriyordu. İncelememi çok uzatıp sizleri sıkmak istemem. Toparlayacak olursak: Yazarımız Türk tarihindeki bu kökten değişimin tüm sancılarını toplumun içine girerek ve daha da ilerisinde bireye kadar ulaşarak bize bu değişim sürecini anlatmış. Eser romandan ziyade içerisinde birçok psikolojik, sosyolojik, felsefi tahliller olan bir inceleme niteliğinde olmuş. Şimdiden okuyacak tüm okurlara keyifli okumalar dilerim
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342bin okunma
··
3.382 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.