Tehlikeli Oyunlar bölümünden mezun oldum :) Zor ve yorucu, bir o kadar da düşündürücü bir okuma sürecinin sonunda diploma mahiyetinde bir inceleme yazmaya çalışacağım.
Tehlikeli Oyunlar kitabında ana karakter olan Hikmet Benol, Sevgi adındaki eşinden ayrılmıştır ve Bilge adında bir kadını sevmektedir. Hayatında duyduğu eksikliği kişilere de yansıtmıştır. Sevgi'nin sevgisizliğinden Bilge'nin bilgisizliğinden yakınır. İsim seçmedeki bu ironin bir hikmeti vardır diye düşünüyorum.
Oğuz Atay da aslında Hikmet karakterinde kendi düşüncelerini, kendi yaşadıklarını, sorunlarını anlatmıştır. Hayatını düz bir otobiyografi olarak anlatmak yerine bir roman karakteri oluşturmuş ve Hikmet Ben'ol, beni anlat demiştir. (Umarım karakterin soyadı seçimindeki ayrıntıyı sadece ben fark etmişimdir.)
Hikmet, oyun yazmaya çalışan biridir. Oyunlarını emekli albay Hüsamettin Tambay ile birlikte yazmaya çalışır ancak her defasında devam edemeden Hikmet başka konulara sapar. Oyun yazma sürecinde yazılması planlanan diyalogları okurken bir yandan da Hikmet'in düşünce dünyasında geziniyorsunuz.
Konu bütünlüğü, akıcı bir olay örgüsü yok, çünkü yazılan her şey düşünce hızında yazılmış. Bu yüzden dikkatinizi vererek okumalısınız. Konu bütünlüğü yok derken kitabı eleştirmek anlamında değil gözlemimi söylüyorum. Bir saat içinde aklınızdan geçenleri kaleme aldığınızı düşünün. Ne kadar çok farklı düşünce, zaman ve kişi beynimize üşüşüyor değil mi? Konu bütünlüğü var mı? Benim yok.
Oğuz Atay 'dan okuduğum üçüncü eser. Oğuz Atay, her kitabını okuduğumda kendisine yeniden hayran kaldığım bir yazar. Kendine özgü tarzı ve üslubuyla, güzel cümleleriyle bende yine her satırın altını çizme isteği uyandırdı.
Oğuz Atay kitapta anlaşılmadığını söylemiş ve beklediği ilgiyi görmediğinden sitem etmiş:
"Beni şimdiye kadar otuzyedinci sayfaya kadar okudular, sıkılıp ellerinden bıraktılar, o sayfam açık öylece kaldım, o sayfada sarardım."S:320
Derken
Tutunamayanlar 'ı kast etmiş mesela.
"Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum."S:318
Derken de beni anlayın çağrısında bulunmuş.
Kitapta bilinç akışı tekniği kullanılmış.
"Bilinç akışı tekniği, yazarın kurgusal bir metinde anlatıcının ya da karakterin aklından geçenleri herhangi bir mantık ölçüsüne bağlı kalmadan, zihninde anlık yanıp sönen düşünceleri, sayıklama edasıyla kâğıda dökmesidir."
Post modern bir roman olan
Tehlikeli Oyunlar , tek bir türle sınırlı kalmamış. Hem roman hem oyun birarada olur mu? Olmuş. Bu da Oğuz Atay farkı. Post modernizm tür olarak farklı türlerin birarada kullanılmasını ifade ettiği gibi hayal ile gerçeğin birbirine karışmasını da ifade ediyor. Kitap boyunca hangi karakter gerçek, hangisi hayal çözmeye çalışıyorsunuz. Kitabın sonlarına doğru bile acaba hangi karakter gerçek hangisi hayali diye düşünüyordum.
Bittikten sonra da tüm karakterler netleşti diyemem. Zindan Adası filminde sonunda ne oldu diye anlamak için araştırmıştım. Biraz öyle oldu bu kitap bitince de...
"Bütün hayatımı kelimeler uğruna harcadım, içi boş kelimeler uğruna."
İyi ki yazmışsın
Oğuz Atay ve iyi ki hayatını kelimeler uğruna harcamışsın da böyle eserler bırakmışsın bizlere.
Kitaptaki en çok sevdiğim cümleleri de ekleyerek incelememi bitireyim:
"Bir yaşantıyı tam bitirmeli. Hiçbir iz kalmamalı ondan. Yeni yaşantılar için..."S:65
"Beklenen geç geliyor; geldiği sırada insan başka yerlerde oluyor."S:73
"İnsanların beni beğenip beğenmemeleri umurumda değil artık. Ben kendimi tanımakla ilgiliyim."S:419
"İfade edemediğim bir eksiklik hissi var içimde. Sanki her şey başka türlü olabilirdi..."S:475
Her incelemende okunacak kitap listeme +1 ekleniyor, listem bir hayli kabardı sayende😅. Emeğine sağlık, canım, çok başarılıydı. Fazlasıyla merak ettim…
Bir kitabı daha okunacaklar hanesine yazdırabildiysem okumana vesile olursam ne mutlu bana Fundacığım, çok teşekkür ederim, keyifli okumalar diliyorum şimdiden 😍🌼