“Anladım ki kalbimi kendi gövdemde taşımıyorum, tersine onun ağır ağır ürperen suları üzerinde, dışardan düşmüş, nerdeyse bir felaketten arta kalmış, bir çöp parçası gibiyim.”
“En güzel manzaralara kör, sonbahardan sonra kış, kıştan sonra yine sonbahar. Hep iki mevsim. Renklerini kaybeden bir gökyüzü, susuz kalmış bir nehir gibiyim. Her şeyin telafisi var ama sana son kez sarılamıyor oluşumun bir telafisi yok.”
“Anneleri küçük paketi açtı, tahin helvasını bıçakla altıya böldü ve altıya bölünmüş ekmeklere ilave ederek dağıttı. Anne mükemmel bir üleştiricidir. Ve kendine daima en küçük lokmayı ayırmıştır.”